10 Ağustos 2011 Çarşamba

9...

Bugün evliliğimizin 9.yıldönümü...
9 koca yıl,
Neler sığdırdık,neler eksilttik,neler çoğalttık...
kimbilir?...
Mutlulukla,huzurla,sevgiyle,saygıyla,bereketle,elbette ki sağlıkla,
ve pek tabi bir arada geçecek;
Nice yıllara...
Bu slaytta,onca anıyı barındıran fotolar arasından 30 tanesiyle yetinmek zorunda kaldığım,acemi işi bir hatırat olsun,
9.yıla ithafen...

Not: Slaytı açmadan küçük bir uyarı,sağ bölümde bulunan müzik player ı durdurmanız tavsiye edilir :)


9 Ağustos 2011 Salı

Hayvanat Bahçesi...

Pazar sabahı kahvaltıdan sonra "ne yapalım ne yapalım?" diye düşünürken, her zamanki gibi benim tarafımdan, hayvanat bahçesine gitme fikri ortaya atıldı.Çocuklarda bu fikre büyük bir memnuniyetle karşılık verdiler.YA yaklaşık 2,5 yaşlarında iken bir kez gitmişti fakat ikizlerin hayvanat bahçesinin nasıl bir yer olduğu konusunda pek bir fikri yoktu.
Eee hadi o zaman dedik ve koyulduk "Darıca Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı" na doğru yola...
Daha girer girmez gezimizin oldukça keyifli ve aynı zamanda yorucu geçeceğini anladık.
Keyifli çünkü,daha önce sadece TV ve dergilerde gördükleri hayvanları bizzat karşılarında görünce duydukları şaşkınlık ve heyecana şahit olmanın hazzını yaşıyorsunuz.
Yorucu çünkü,80 dönümlük alan üzerine kurulu hayvanat bahçesini 3 çocukla arşınlamak epey efor sarfetmeyi gerektiriyor.
Lakin duyduğumuz haz,yorgunluğu alıp götürüyor elbette...
Gezi ile ilgili kısa kısa notlar ise şöyle;
* Şempazeleri çok sevdiler.Onlar da sevilmeyecek gibi değildi.Kafes dışında bulunan boşluklara ellerinde çubuklarla gelip ziyaretçilerin attıkları yiyecekleri çubuklarla çekerek yemeleri hem bizim hem de çocukların çok hoşlarına gitti.Her aldığı lokmada dönüp arkasında oturan arkadaşlarına bakışı diğer bir komik detay.Sanki gelipte lokmalarına ortak olmalarını istemiyor gibiydi.Fakat dileği olmadı,az sonra,sanırım içlerinde ki en yaşlı şempaze,geldi ve kısa bir münakaşanın ardından kendisini saf dışı ederek lokmalara el koydu.O da paşa paşa yere oturup,üstüne birde bacak bacak üstüne atarak yaşlı şempazenin karnını doyurmasını bekledi.
* Yine diğer bölümlerde bulunan Maymun ailesinden biri cama yapışmış duruyordu.Hemen önündede yiyecek atılan demir bir boru vardı.Bizi görünce hemen cama vurdu ve yiyecek istediğini belirten hareketler sergiledi.Bizimkilerde balık krakerlerini büyük bir zevkle onunla paylaştılar.Öyle zeki hayvanlar ki bir süre atmayınca hemen cama vurarak ikaz ediyordu,bu da bizim ufaklıkların çok hoşuna gidiyordu.
* Zürafaları görünce çok şaşırdılar,upuzun boyları onları dehşete düşürdü."Ne kadar kocamannnnnn" diyerek hayretle izlediler.Tabi biraz da korkarak...Bir ara kafeslere yaklaşınca ZE hemen bacaklarıma yapıştı ve "anne ben çok korkuyorum" diyerek geri çekildi...
* Akvaryumdaki balıklar epey ilgilerini çekti.Ellerini camlara sürerek dokunmak istediler.Her gördükleri deniz canlısında "annecim şuna bakar mısıııınnnn" diyerek hayretlerini dile getirdiler...
* Yılanlar,bukalemunlar,devasa kaplumbağalar,timsahlar çok ilgilerini çekti
* Ayılara büsküvi vererek elleriyle beslediler.Onlar da sempatik tavırlarıyla ilgiye değerdi...
* Aslanlar dehşet vericiydi.Adı "Duruk" olan erkek aslana ismiyle bağıra çağıra seslenerek dikkatini çekmeye çalıştılar,lakin suratsız hayvanın ilgisine mazhar olamadılar yazık ki...
* Bir diğer erkek aslanın koca bir parça eti yiyişini dehşetle izlediler.YA yerde  duran ciğer parçasını "bir başka hayvanın poposu" zannederek " ,"anne galiba bu hayvan geyik yemiş,baksana yerdeki de onun poposu sanırım" diye aslanın yemeğine dair kendince bir senaryo yazdı.
* Hayvanat bahçesinin girişinde bir ekip,anı niteliğinde fotoğraflar çekti.Arka fonda, yaban hayatına dair bir görüntü eşliğinde,fotoğrafımızı çekip,çıkışta dilersek satın alabileceğimizi söylediler.Eee bizde almadan duramadık haliyle.İyi de yaptık hoş bir anı oldu,öyle ki çocuklar ellerinden düşürmediler,hatta okula götürüp arkadaşlarına götürmek istediler...
Çocuklar memnun ayrıldılar bu geziden,iyi ki de gitmişiz.Tüm gün önlerine çıkana gördükleri hayvanlardan bahsettiler.Okulda arkadaşlarına anlatacaklarını evde tekrar edip durdular.Onları mutlu etmek ne kolay,ne güzel çocuk olmak...
Benim fotoğraf makinesi yine yaptı yapacağını ve kendisine iş düşeceği an,şarjını tüketerek yine beni yarı yolda bıraktı:((O nedenle çok fazla resim çekemedim.Daha gezinin başlarında iken maalesef kapandı ve asıl güzel görüntüleri çekmeme izin vermedi.Hep böyle yapıyor hınzır:(( Elimde olanlar da ahanda burda...





















5 Ağustos 2011 Cuma

Halimiz nicedir...

Uzun zaman oldu yine yazmayalı,hemde epey uzun.Ne kadar ara verirsem yazma eylemine o denli soğuyorum doğru orantılı biçimde.Böylece gittikçe açılıyor aramızdaki mesafe.Üstelik yazamadığım süre içerisinde öyle şeyler yaşıyorum ki,her biri bir o kadar önemli ve tarihe not düşülmesi lüzumu görülen şeyler aslında.Gel gör ki,başa gelen eylemler,yazma konusunda eylemsizleşmekten alıkoymuyor beni.
Mesela epey ara verdiğim dönemlerden birinde,erkek kardeşim evlenmişti.O kadar önemsediğim bu merasim, benim üşengeçliğime ve az önce bahsettiğim orantısal mevzuuya kurban gitti yazık ki.


23-26 Haziran tarihleri arasında,oldukça keyifli bir düğün ve yine keyifle geçen nikah seramonileriyle birbirine çok yakıştırdığım bu çift dünya evine girdiler.Bizde onların mutluluğuyla mutlu olduk haliyle.
Allah bir ömür boyu mutlu etsin umarım...





Gelelim bu sefer verdiğim arada yaşadıklarımıza;
Haziran başından beri türlü sağlık sorunları sebebiyle hastanede yatmakta olan kayınvalidem,12 Temmuz gecesi "karaciğer yetmezliği ve mesane girişindeki kanserli kitle"nedeniyle vefat etti maalesef.Bu durum hepimizi fazlasıyla üzdü elbetteki.En çokta eşimi tabi.Aileyi ayakta tutan ikinci direkte çöktü yazık ki,şimdi kardeşlere iş düşüyor.Onlar aralarındaki bağı daha da güçlendirerek devam etmeli artık yola.Anne-babalarının en büyük dilekleri bu olurdu şüphesiz...
Allah kayınvalideme yattığı yerde huzur versin,rahmetini eksik etmesin inşallah...
Kayınvalidemin ölümünün hemen ardından bizde ailecek bir trafik kazası atlattık.Hemde gerçek manada ucuz atlattık.Annem,babam,yeni gelin-damat kardeşim ve eşi Hacer, birde çocuklar ve biz.
Şile yolu üzerinde,eşimin bir anlık dalgınlığı neticesinde,arabanın yoldan çıkması sonucu,girdiğimiz kayalıklarda epeyce sarsılarak ancak durabildik ve iyi ki de durabildik,nitekim takla atsak sonuç faciayla bitebilirdi.Çok şükür ki pert olan arabanın dışında hiçbirimize çok fazla birşey olmadı.Ya da şöyle belirteyim çocuklar dışında hiçbirimize birşey olmadı.Onları da meleklerin koruduğu birkez daha onandı tarafımızdan...
Benim burnumda bir kırık oluştu,Hacerin alnında travma ve kuyruk sokumu kemiğinde oynama,annemin yüzünün sağ tarafında ve bileğinde morarma ve incinme,babam ve erkek kardeşiminde çeşitli yerlerinde ezilmeler meydana geldi.Erkek kardeşim ve YA en arka bölümde uzanıp uyuyorlardı.Erkek kardeşim,arkadan  ön cama büyük bir hızla uuçmasına rağmen YA'nın olduğu yerde kalması mucize değilde nedir?
Rabbime binlerce şükür ki bununla atlattık kazayı,başımıza neler gelebilirdi kimbilir...
En kısa zamanda bir bağış yapıp peşi sıra mevlüt okutarak Rabbime teşekkür etmek ve başımızdaki belayı savması için dua etmek niyetindeyim.
Ramazan ayına girdik hatta 5.ci günündeyiz bugün.Keyifle başladığım bu özel aya bugün maalesef ara vermek durumunda kaldım,çünkü daha önce bahsettiğim safra kesesindeki taş mevzuu yüzünden,dün geceyi epeyce vakit acilde geçirdim.Bu dehşet atak beni benden ediyor,öyle ki,doğum sancılarını hafif saydıracak denli acı veriyor bana.
En kısa sürede tedavisine başlamalıyım,varsa elbette ilaçla yoksa ameliyatla çözüm yollarını en kısa zamanda hayata geçirmeliyim.Yaşanmaz nitekim bu ağrıyla...
İşte böyle,şimdilik kısa anekdotlar halinde durumdan haberdar etmek istedim.Umarım daha sık görüşebiliriz blog...
Related Posts with Thumbnails