Keyif etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Keyif etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Mart 2012 Pazartesi

Huzura er(iş)ebilmek...

Her geçen gün biraz daha ayırdına varıyorum ki;
Yaşımla ve yaşanmışlıklarımla birlikte,huzurumda artıyor aynı oranda...

Belki; ne istediğimi bildiğim ve beklentilerimi kısıtlı tuttuğumdan,

Belki; huzura bakış açımın geçirdiği inanılmaz evrimden,

Belki; yaş aldıkça dinginleşen,olgunlaşan,dizginlenmesi kolaylaşan ruhumdan,

Belki; mutluluğu kovalamak yerine,aslında gözüme gözüme sokulan binlerce mutluluk nedeninin nihayet farkına varabilecek kemale erdiğimden,

Belki; ben bu farkındalığa erişip,verdikleri ve vermedikleri için bolca şükür ettiğimden Yaradan'ın beni başka güzelliklerle ödüllendirmesinden,

Belki;en büyük huzurun kalabalık bir aile,mutlulukla cıvıldaşan ve birbirine sevgi bağıyla sıkı sıkıya kenetlenmiş çocuklar,etrafımızda bizi çepeçevre saran harikulade dostlarımız ve iyi günde,kötü günde nefesim kadar yakın duyumsadığım ve dahi nefesimden öte, anne-baba ve kardeşlerimin varlığının bana verdiği muazzam duygulardan...

Sebebi belki biri,belki hepsi ama huzurluyum işte;

Hem de şimdiye dek hiç hissetmediğim kadar derinden duyumsadığım bir biçimde...

Yoksunluklarım,sahip olduklarımdan daha fazla belki bugünlerde;fakat ben o yoksunlukların aslında ne çok şeyi var ettiğine,yoksunluklarımın beni yoksullaştırmadığına,bilakis hayatıma kattığı renklerle ne denli zenginleştirdiğine mutlulukla tanık oluyorum.

Hayatla olan kavgamı  bitirdim çoktandır.Bıraktım,bana rağmen değil,benimle aksın hayat.Yolumun üzerindeki taşların değil,yolun kıyısındaki minik papatyaların ayırdındayım nicedir.Kara kışı değil,tazecik baharı yaşıyor gönlüm.Gözüm yükseklerde değil,elimin erişebildikleriyle mutluyum.

Yoksunluklarım acıtmıyor canımı eskisi gibi;yoksun bırakılmadıklarıma şükretmeyi ve bununla mutlu olmayı bahşettiği için daha bir umutla ve minnetle hamd ediyorum yüce "eser sahibi"ne...


Bir pazar günü, karı-koca çimlerin üzerine uzanıp,karşımızda birbirlerinden başka kimseye ihtiyaç duymadan neşe içinde koşuşturan çocuklarımızı izleyerek,arada termostan doldurduğumuz sıcacık çaylarımızın,bir çift dost sohbetiyle eşlik ettiği basit hafta sonlarının tadını,son derece nezih ve komplike programlanmış hafta sonlarına tercih edebilmek huzur sebebi benim için bugünlerde...

-------------------------------------------------------------------

Zaruri ekleme :)
Neco'nun,"ben bu yazının neresindeyim?" serzenişine binaen,verdiğim yanıttan tatmin olmadığından bu eklemeyi şart gördüm:
Sen bu yazının da,hayatımın da merkezindesin aşkım.Huzurumun en büyük nedenlerindensin,biliyorsun dimi???

3 Şubat 2012 Cuma

Ne Güzel...

YA'nın TRT Çocuk'daki yarışmaya göndermek üzere yaptığı resim...

Ne güzel,her sabah yeni bir güne uyanmak;hem sağlıkla,hem eksiksiz,hem maaile,hem keyifle...
*
Ne güzel,tüm bunların farkına varıp,günü böyle devam ettirebilecek huzuru,neşeyi ve gayreti bulabilmek kendinde..
*
Ne güzel,keyifle mutfağa girip,tüm evi kokusuyla şenlendiren krepler hazır ederek,aile eşrafının gözlerinin içini güldürebilmek neşe ile...
*
Ne güzel,çocuklarımın ileride belki de "çocukluğumda aklıma kazınan en güzel anılardan biri annemin mutfakta hazırladığı krep kokularının tüm eve yayılan kokusu idi" cümlesinin sarfedilebilme ihtimalini düşünmek...
*
ZE'nin,üzerinde çok fazla irdelediğim resmi.Mesela YA neden en uzun?RU neden en kısa?

Ne güzel,kahvaltıya oturduğumuzda kreplerin içine yayılan çikolatalı kremanın her birimizin damağında bıraktığı lezzete binaen yüzlerinde oluşturduğu huzurlu ifadeyi seyreyleyebilmek...
*
Ne güzel,özenle hazırlanan sofranın tüm aile tarafından itibar görerek,hoş sohbetler eşliğinde her birinde bıraktığı keyif imarelerine şahit olabilmek...
*
Ne güzel,zahmetinin yanısıra katmerli sevgilerinin herşeyi unutturduğu,bir öpücükleriyle kanatlandırıp,bir sevgi sözcüğüyle göklere yükselttikleri anları yaşayabilmek ve bunu yaşatmak için seçilmiş olmanın verdiği şükür ve mutluluğun ayırdına varabilmek...
*
Ne güzel,sevgilerini göstermekte yarışa girdiklerine tanıklık edebilmek."Ben daha çok seviyorum,hayır ben daha çok,asıl ben daha çookkk" şeklinde didişmelerini gülümseyen yüzlerle seyre dalabilmek...
*
Ne güzel,birbirlerine olan düşkünlüklerini,gönülden bağlılıklarını,birinin yokluğunda duydukları özlemi dile getirişlerini,iki dakika önce çatışmış olsalar bile saniyesinde kol kola girip hiçbir şey olmamış gibi devam edebildiklerini gözlemleyebilmek...
*
Ne güzel,yaşamdaki en özel duygulardan biri olan kardeşlik duygusunun güzelliğini iliklerine değin hissedebilmek.İsteyerek ya da istemeyerek oğluma 2 kardeş birden hediye edebilmenin O'na verilebilecek en eşsiz armağan olduğunun ayırdına varabilmek;O'nun da bu armağanın değerini hissettiğine şahit olabilmek;kardeşlerden her birinin diğerinin gelişimine ve mutluluğuna ne denli katkı sağladığının bilincine varabilmek;üçü bir arada iken başkalarına ihtiyaç duymadan keyifle vakit geçirebildiklerinin tatminini yaşayabilmek;öyle ki,arkadaş çevremizin çocuklarının(özellikle tek çocuklular) bizim evimize geldiklerinde ne iyi vakit geçirdiklerine şahit olabilmek ve fakat büyükler için aynı şeyi söyleyememek:)
*
Ne güzel,birbirlerine girdiklerinde müdahale eden anneye karşı ittifak kurmalarına şaşkınlıkla gülümseyebilmek. Misal;YA'dan telefonumu getirmesini istediğimde "hayır" cevabını almam üzerine,"peki,sen benden birşey istediğinde ben de senin  istediğini yapmayacağım" şeklinde verdiğim karşılığa RU'nun atlayıp,"ben getiririm o zaman" diyerek abisini kollamak istemesi,halbuki YA mütemadiyen RU'dan su isteyip RU her seferinde ikiletmeden,gönül rızasıyla getirmesine karşın, RU'nun,YA'dan bir talebi olduğunda YA'nın kayıtsız kalması,buna rağmen anneye karşı güç birliği oluşturmalarına hem şaşırmak fazlaca,hem de içten içe kıvanç duymak bu ittifaka...
*
RU'nun şimdilik karalamadan ibaret resimlerinden biri.Varsın birisi de yeteneksiz olsun :)
Ne güzel,aralarında geçen enfes diyalogların mutlu tanığı olabilmek...İki kardeş ellerinde soda şişeleri,önce bir yudum alıp ardından şişeleri birbirine tokuşturarak YA'dan gelen "hadi,içelim güzelleşelim" cümlesi ve nerden duyduğunu bilmediğim bu cümleyle birlikte şaşkınlıkla karışık kahkalara boğulabilmek...
*
Ne güzel,sonsuz bağışlayıcılıklarına,güzel ahlaklarına,merhametli kalplerine,engin sağduyularına,koşulsuz sevgilerine mazhar olabilmek ve bu yaşımda O'nlardan örnek alacak ne çok şey olabildiğinin ayrıdına varabilmek...
*
Ne güzel,kriz anlarında öfke saçan,içi kurum bağlamış anneye karşın,ortalık durulunca çocukların hiçbir şey olmamış gibi zihinlerini olabildiğince berrak ve tertemiz,kalplerini yumuşacık ve art niyetsiz tuttuklarına hem içerlemek,hem burulmak,hem de arsızca mutlu olmak...
*
Ne güzel,çizdikleri her resimden türlü anlamlar çıkarmak,ortaya çıkardıkları her nesneden müthiş haz almak ve baş köşede misafir etmek...
*
YA'nın en sevdiğim resimlerinden biri.Kuyruklu yıldıza dikkat...

Ne güzel,harikulade,geniş bir aileye sahip olabilmek;çocuklarımın sonsuz müşfik anneannesiyle,bol pimpirikli dedesiyle,dünyanın en şahane dayısıyla,çok düşünceli yengesiyle,şirinlik emsali teyzesiyle birarada büyüyor olmasının şansına erişebilmek...
*
Ne güzel,şer görünende de mutlak bir hayır olduğunun ayırdına varabilmek,dünyanın alt üst olduğunu sandığın her durumda,belki de altının üstünden daha iyi olabildiğini duyumsayabilmek ve bunu farkettirene sonsuz şükür etmek...
*
Ne güzel,her yeni günde,türlü şükür sebeplerini karşımıza çıkarana yine ve yine ve yine defalarca hamd edebilmek... 
*
----------------------------------------------------------------------

Ne hayırlı bir gün bugün.Hem cuma,hem Mevlid Kandili olması münasebetiyle dört bir yanın nurla dolduğu,gönülden edilen her bir duanın inşallah yerini bulduğu çok özel bir gün.Rabbim ellerinizi boş çevirmesin dilerim,ve nice böyle hayırlı günlere ulaşabilmek dileğiyle...

2 Ocak 2012 Pazartesi

Kar Sana Gelmezse Sen Kara Gideceksin...

Yılın son günü epey hararetli geçti.Akşama değin 3 çocukla evde yalnızdım.Bir kere daha anladım ki çocuklarla faaliyet işi ciddi sabır gerektiriyor.Pullarla,simlerle,yapıştırıcılarla uğraşmak ve onların pisliğinin tüm eve yayılıyor oluşuna tahammül etmek çelik gibi sinirlere sahip olmayı şart kılıyor.
Akşam için programımız vardı.Yeni yılı maaile,İzmit'te oturan kız kardeşim Gülşah'ta karşılayacaktık.Fakat işgüzar kocamın işlerinin akşam 20:00 gibi bitip ancak o saatten sonra evde oluşu,hem beni fazlasıyla gerdi hem de planımızın aksamasına neden oldu.
Neydi efenim:
"Her işte bir hayır vardır,buna da şükür" demeli;bu ilk dileğimizdi değil mi? :)
Annemler önden gitmişlerdi.Bizde erkek kardeşim ve eşini alıp koyulduk yola.Kızgındım çok fena Neco'ya.O nedenle yol boyu başım camdan dışarı bakar durumda sus pus bitirdim seyri.
Vardığımızda 21:00 e geliyordu saat.Millet aç bilaç bizi bekliyordu.Yılbaşı yemeğimizin saati epey şaşmıştı ama Allahtan devamı pek keyifli geçti.Sohbet,muhabbet,enfes yiyecekler eşliğinde yılın son saatlerini tamamladık.Bu ve bundan sonraki yıllarda da Allah ağızlarımızın tadını hiç bozmasın inşallah.Hep böyle beraber ve neşe içinde geçsin günlerimiz dilerim.
Ertesi gün içinde Kartepe planımız vardı.Çocukların "anne kar neden yağmıyor?" diye üzgün ve süzgün bekleyişlerine tabiat ana naz yapınca bizde "kar bize gelmezse biz kara gideriz" diyerek çocukların kar hasretine son verdik.
Enfes,harikulade ve süpper bir gündü.Hem çocuklar,hem biz müthiş eğlendik.Meğer karı ne de çok özlemişiz.Kızak kaydık,yattık yuvarlandık,üşüdük,titredik ama iyi ki de gittik dedik...
Biz susalım fotolar konuşsun o halde...









Aşk dağ başında da olsa yaşanmalı değil mi?





YA bir ara uyarılarıma rağmen eldivenleri ellerinden çıkarmak istedi.Sonra da ağlayarak yanıma geldi.Soğuk öyle üşütmüştü ki ellerini acıdan ağlıyordu bu nedenle.Bende kaptığım gibi aşağıdaki kafe de aldık soluğu.




Kapıdan girer girmez yüzümüze vuran sıcakla mest olduk.Koskoca bir soba salonun ortasında gürül gürül yanıyordu.İçerisi harikaydı.YA'da bende rahat bir nefes aldık ve hemen geçtik sobanın başına...


Peşimizden diğerleri de geldi.Soba başı kapmaca oynadık:)


ufak ufak kendine gelmeler...


Onca yorgunluğun üstüne acıkmıştık haliyle.Dışarıda ki buz gibi havanın ardından sıcacık ortama en çok yakışan "sucuk ekmek" ti elbet.Pek de iyi gitti...
RU'nun deyimiyle "burda kahvaltı yapmak pek keyifli" idi...




O soğuğun üstüne soba arkasından ayrılmayan kuzular...



Dağda aşk :)



Üşüyen bedenleri soba başında ısıtmaca...


ZE müziğin ritmine kaptırmış kendi halinde dans ediyor...


Kardeş aşkı başkadır...





Dayı yeğen aşkı...



İlk göz ağrım,mahsun bakışlım...


 Havanı sevsinler ZE hanım...



Anne ve oğulları...


ee gelin&görümce de yan yana yakışır hani...


 ZE hanım ve romantik kar manzarası...


Övünmek gibi olmasın,bere ve atkısı benim elimden çıkma :)




Dönüş yolunda,onca yorgunluğun üstüne bundan gayrısı yapılmazdı artık...


Ve babaya teşekkür :)



Related Posts with Thumbnails