26 Temmuz 2012 Perşembe

Mesai Başlıyor...

Yine yeni bir başlangıç,
Yine yeni handikaplar,
Yine yeni deli tempo,
Yine yeni kalp çarpıntıları,

Ve herşeyin hayırlısı...

19 Temmuz 2012 Perşembe

Buz Devri 4 İçin Salon Kapattık :)

Temmuz ayı başından beri çocukların üçüde evde.YA zaten tatilde idi;RU ve ZE'de dinlensin,abileriyle vakit geçirsin,yazın keyfini sürsün diye göndermemeyi uygun bulduk temmuz ayı boyunca okula.Dolayısıyla yaklaşık 20 gündür mesaim epey ağır.Üç çocukla günü salimen akşam etmek kolay olmadığı gibi ciddi efor gerektiriyor lakin yazın şükür ki bahçe var ve evi ufak çapta dertop edip bahçede alabiliyoruz soluğu.Akşama dek bıkmadan usanmadan saatler geçirebiliyorlar dışarda.Akıl alır gibi değil...Bıraksam kahvaltıyla akşamı edecekler;bir iki sesleniyorum yemek için, baktım mızmızlanıylorlar,kah tepsiye hazırlayıp indiriyorum bahçedeki bir ağacın altına,kah zoraki giriyorlar eve yahut bırakıyorum kendi hallerine açbilaç,sersefil halde dolanıyorlar öylece...Bir tek RU çok düşkün değil dışarda vakit geçirmeye,evde kalmayı tercih ediyor her nedense.Kısa aralıklarla çıkıp dönüyor tekrar eve.Dönüşte banyo seansları başlıyor bu kez.Bazen üçü birden istila ediyorlar banyoyu;kendilerinden geçerek,banyoyu derbeder ederek,keyif çığlıkları eşliğinde; bazen tek tek ben ilgileniyorum hepsiyle elimdeki son enerji kırıntılarını tüketerek..
Neyse ki duşun ardından hemencecik uyuyuveriyorlar da derin bir ohhh çekebiliyorum bende...

Bir de bu aralar-sanırım yine bir salgın nedeniyle- bol ateşli günler geçirdik hem de havanın böylesi bunaltıcı hallerinde.ZE, 15 gün kadar önce 40,8 lere varan ve günlerce düşmeyen ateşle mücadele etti.Yemedi içmedi,bilakis zorla yediği iki lokmayı da anında çıkardı.Boğaz enfeksiyonu dendi ve ancak antibiyotikle önüne geçilebilindi.Tam atlattı derken daha 1 hafta geçmişti ki ZE'nin annemde olduğu birgün annemin telefonuyla ZE'nin tekrar ateşlendiğini öğrendik.Morallerimiz yerle bir oldu haliyle.Derhal hastaneye götürdü Neco ve bu kez de idrar yolları enfeksiyonu teşhisiyle dönüldü eve.Neyse ki bu sefer daha kısa sürdü hastalık fakat nöbeti YA aldı bu kez.Havuz dönüşü ateşlendi ve boylu boyunca halsiz bitap uzandı yavrucak.Şükür ki O daha çabuk atlattı kardeşine nazaran.Ertesi güne pek bir şeyi kalmadı bir gece önceki halinden.Sıra da RU'nun olmamasını ümit ediyorum şimdi...

Böylesi yoğun ve yorucu günler geçiriyor,ara sıra gerilip delleniyor fakat yine de huzurumun beni terketmediğine şükrediyorum.Artık daha kolay başedebiliyorum herşeyle.Çocuklarla,evin işleriyle,hastalık halleriyle,ve sair  gereksinimlerle...
Ve hatta bazen boyumu aşan işleri göze alıp atılıveriyorum önüne.Dün de böylesi bir iş yüküyle akşamı edip,üstümde tonlarca yük  taşımışcasına yorgun ve bitap idim işte.Elimi, kolumu ve hatta parmağımı kaldıracak takatim yoktu fakat yine de çocuklara söz verdiğimiz için bir gayret hazırlanıp atıverdik kendimizi dışarı  benimde merakla beklediğim "ICE AGE 4" ü izlemek üzere.20:15 seansını kaçırdığımız için 21:30 seansına alabildik biletleri.Önümüzdeki bir saati de bunca yorgunluğa rağmen, gezinti yaparak ve şakacı dondurmacı ziyaretiyle tamamlayıp,çocukların uyumamasını dileyerek döndük salona.

"Buz devri" serileri benimde çok severek izlediğim çok eğlenceli bir yapım.Başından sonuna dek keyifle ve ilgiyle izliyor,konusunu,anlatımını ve tekniğini çok beğeniyorum.Neyseki çocuklarda ara ara esneyerek sinyal verselerde uyuklamadan, ilgiyle izlediler filmi ve mutlu mesut ayrıldık salondan.

Film için salon kapattık desek yeriydi ayrıca :) 

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Gerim Gerim Gerilim...

Bazen herşey insanın üstüne üstüne gelir ya hani...
Tüm olumsuzlukları da çekersin yanı sıra,yetmiyormuş gibi...
Ne cıvıldaşan kuşlar çeker ilgini;bilakis onların keyfine dellenirsin içten içe,
Ne gününü aydınlatan pırıl pırıl güneş,pamukvari bulutlar...
Ne de yaşama sevincin çocuklar...
Yataktan kalkmak zulümdür böylesi anlarda...
Yüz yıkamak zulüm,
Aynadaki aksinle karşılaşmak ve dahi karşılaştığın senle selamlaşmak...
Kahvaltı mı hazırlanacak? pöffff...
Ortalık mı toplanacak? ıyhhhh...
Yapmadıkça batar,battıkça gerer,gerdikçe huysuzluğun zirve yapar...
Acısı garibim çocuklardan çıkar,
Kaşının altında niye gözün var? hırrrrrr...
Bir de 10 gün arayla ikinci kez nükseden yüksek ateş ve kusma semptomlu hasta bir kızın varsa evde,
Buyur burdan yak...
Yedirmeye çalış,kusmuk temizle,duş aldır,ateş düşürmeye çabala,keyfi kaçan diğer veletlerin gönlünü al...
Kaynatmaya koyduğun taze sütü taşırmamak için mütemadiyen mutfağa taşın,varolan sinir harbin yetmezmiş gibi "aman taşmasın" gerginliği edin,bunca gerginliğin üstüne taşan sütün bulaşığını temizle :(

pöfffffff....

Böyleyim birkaç gündür,
Havadan mı? Sudan mı? Hormonlardan mı? Uzayda ters giden bir şey var da ondan mı?!!!
Ayhhhh çekin gidin üstümden ayolll...

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Her Telden YARUZE Hit...

YA&RU&ZE kardeşler olarak müziği ne denli sevdiğimiz malum.YA ve ZE'ye nispeten daha az ilgili olan RU bile kayıtsız kalamıyor müziğe artık.

Yazın gelişiyle birlikte, tempolu,enerjik şarkılara ruhlarımızında coşkulu eşliğiyle,bilhassa arabada, mübalağasız bir tek amuda kalkmadığımız(yoksa onu da yapmışlar mıydı?) kalıyor.Öylesine içten,öylesine keyifli,öylesine coşkun ve taşkın katılıyor ki bedenimiz müziğin ritmine,dışarıdan görenler "ailecek delirmişler" yakıştırması yapabilir haklı olarak."Delibaşı" olarak da beni seçeceklerine eminim :)

YARUZE hitte bu yazın favori şarkıları arasında, "Survivor" programından tanıyıp bilhassa çocukların sevgisine mazhar olmuş şu şarkı başı çekiyor:
  

Otomobile bindiğimiz andan itibaren ilk istekleri CD'yi açmamız yönünde.Dinlemek istedikleri ilk şarkıda bu tabi.Portekizce söylenen bu şarkıya, bizimkiler kendi lisanlarınca pek de güzel eşlik ediyorlar..İnene dek üst üste 20 kez dinlediğime yemin edebilirim.Aşırı doz yüklemesi kusma etkisi yarattı sanırım bu nedenle :(

Bir diğer şarkı ise ailecek favorimiz neyse ki :)Dilediğimizce dinlemekte sakınca yok bu nedenle;şimdilik tabi ;)
Slow şarkılara çocukların pek itibar etmediklerini biliriz;fakat bu şarkı nasıl olduysa bizim veletler tarafından son derece ilgi görmekte;özellikle cool adam RU tarafından bangır bangır eşlik edilip, bittiği an tekrar açtırmak suretiyle.Ama sevilmeyecek gibi de değil ki;bakınız:



Şarkıda Emre Aydın'a eşlik eden bu pamuk sesli hatun,aynı zamanda şarkının söz ve bestesinin de sahibi "Gülden Ayşe Mutlu" adında genç bir yetenek.
Ben(biz) pek beğendim(k)...

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Gecikmiş Kutlama Notları...

24 Haziran, hem çift yumurtalarımın hem de sevgili blogcuğumun yıldönümleriydi.Fakat havaların ısınmasıyla blog yazmaya ve okumaya soğuyuşumun ters orantısı imkan vermedi bir türlü bugüne dair bloğa not düşmeye.
Yazamadıkça kötü hissettim ve zorla da olsa PC başına geçmeye ikna ettim kendimi.

Öncelikle RU ve ZE'ciğim büyük bir hızla birer abi ve abla olma yolunda ilerliyorlar gün be gün.4 yaşını devirdiler dile kolay.Sanki YA 4 yaşında iken gözümde daha büyümüş görünürken,RU ve ZE O'na nazaran daha bir bebek kıvamında.Oysa şu an üçüde aynı yaş dönemini yaşıyor gibiler.Çok da fark yok yani gelişimlerinde.Belki önlerinde bir örnekle büyüdüklerinden daha kolay oldu ikizlerin sosyal gelişimleri.Fiziksel olaraksa üçüde yaşlarına paralel seyir gösteriyorlar şükür ki...

Gelelim doğum günü etkinliğine.ZE günler hatta aylar öncesinden siparişlerini sıralamış,günleri iple çeker olmuştu.
"Mor gelinlik istiyorum,küçük topuklu ayakkabı istiyorum,barbieli ve kalpli pasta istiyorum vs vs vs..."

RU'nun ise öyle pek bir beklentisi yoktu.(Tok gözlü oğlum benim).Bir tek pastasının spiderman,şimşek mc quenn,bakugan,ben 10 ve türevleri şeklinde sürekli değişen görsellerini tarifliyordu o kadar.

ZE'ye o gün için özel bir kostüm istiyordum.Facebooktan birkaç tütü örneği görmüş ve beğenmiştim.Neden kendim yapamayayım ki dedim ve gidip tülünü aldım.Mor değil ama çok hoş bir renk tercihi yaptım.(ZE'nin de onayını alarak tabi).Bir süre cesaret edemedim eteği bütün olarak mı,yoksa bir sürü site de tarif edildiği gibi bağlama yöntemiyle mi yapayım diye..En son diktirmeye karar vermiştim ki bir cesaret gece yarısı kestim tülleri ve 1 saat içinde tamamladım eteği.Üstüne de tuhafiyeden edindiğim minik beyaz çiçekler kondurdum silikonla.Beline de beyaz kurdelayla etek tam hayal ettiğim gibi oldu.Bluz olarak da dantelli bir atlet edindim.Yaka kısmına yine aynı dükkandan aldığım etekle aynı renk fistoyu silikonla yapıştırdım ve enfes oldu sahidende.Bir de taç yapmaktı niyetim,onun içinde yine aynı renk şifon bir gül buldum tuhafiyeden.Onun altına etekten artan tül parçasıyla fiyonk fon yaptım ve halihazırda kendim kullandığım beyaz sade bir taça silikonladım.Hepsi çok içime sindi.ZE'nin gördüğünde vereceği tepkiyi heyecanla bekleyerek astım dolabına..
Geldiğinde "taatatataaaammmmm" diyerek çıkardım karşısına ve umduğum gibi "bayıldıııı"
Aynanın karşısına geçip dakikalarca kendini izledi ve hatta mırıl mırıl konuştu aynadaki aksiyle...
Bende el emeğimin ZE'de ve bende yarattığı sevinç ve mutluluğun hazzını yaşadım gönül rahatıyla...



RU içinse ZE'nin kostümü kadar emek vermem gerekmedi.Beyaz gömleğine ZE'nin eteğiyle aynı renk bir papyon yapmam kafi gelecek diye düşündüm.Fakat öyle zor bir renk seçmiştim ki kolay kolay bulamazdım her mağazada.Ben de aramaya bile kalkmadan kendim yapmaya karar verdim.Önce kurdelayla yapmayı düşündüm fakat renk sorunu burda da karşıma çıktı.Sonra birden aklıma örmek geldi.Elimde şans eseri bu renk bir ipte vardı.Gecenin bir vakti oturdum ve ördüm papyonu.Gayette güzel oldu....

Pazar akşamı ailece dışarda kutlamak istedik doğum günlerini.Bu sebeple Tuzla'da çok sevdiğimiz bir cafeye gitmek için yola çıktık.Fakat o güne denk gelen bakan ziyareti ve Ferhat Göçer konseri nedeniyle trafiğin felç oluşu ve aynı cafede bir de düğün merasimi yapılıyor olması dolayısıyla 2 saati trafikte geçen akşamın sonunda kutlama yapmaksızın döndük eve:(
Hayırlısı böyleymiş dedik..

Ertesi gün okulda arkadaşlarıyla kutlayacaktık.Okulu aradığımda tatil sebebiyle okulda 10-13 arası öğrenci bulunduğunu söylediklerinde çok üzüldüm.Zira aylardır bugünü bekliyordu kuzucuklarım ve birçok arkadaşı olmayacaktı doğum günlerinde.Çok burkuldu içim bu sebeple fakat ne olursa olsun dedim ve okul için yaptırdığımız pastayı eve çekip daha küçük bir pasta aldık alelacele.Fakat okula gidince o pastanın yetmeyeceğinin gördük çünkü hem öğretmen kadrosu ve hem de arkadaşlarının bir çoğu gelmişti o gün okula.Hemen Necoya haber verdim ve derhal pastayı değiştirdik,bu nedenle biraz beklemek zorunda kalındı fakat böyle olacağını bilemezdik.

Bizi görür görmez özellikle ZE'nin heyecanı görülmeye değerdi.Hemen giydirdik üstlerini.Arkadaşları arasında pek bir havası oldu ZE hanımın.RU'nun ise keyfi pek bir yerindeydi.İndik yemekhaneye.RU ve ZE tahtlarına oturup pastayı beklemeye koyuldular.Heyecandan yerlerinde duramıyorlardı.Pasta geldi ve kutlama başladı.Arkadaşlarıyla beraber keyifli dakikalar geçirdiler ve neşe içinde döndük evimize..
İşte okuldaki kutlamadan kareler...








Rüzgar EGE, olmuş Rüzgar EFE; ilahi usta :))












Çünkü O bir sıpa...

Canımız abimiz...

Prenses Zeynep,kendisine tahsis edilen özel aracına binerken :)

Eve geldiğimizde okuldan geri getirdiğimiz küçük pastayı sitenin çardağında apar topar bir masa hazırlayıp site çocukları eşliğinde kestik ve kuzular bir yaşlarına daha girdi.(RU bu pastayla birlikte 6 yaşına girdiğini iddia etti de) 








Kardeşler mum üfleme, abi maymunluk etme derdinde...



Dilerim yüzünüzdeki gülümseme hiç eksik olmasın küçük aşklarım..

Birlikte nice uzuuuuuunnnn,sağlıklı,mutluluk dolu ve hayırlı senelere...

Sizi ne kadar çok sevdiğimi biliyorsunuz değil mi?

*Blogcum seninle geçen 2.ci senemizde hayırlı uğurlu olsun.Tüm dostlarımla paylaşacağım nice mutlu hatıralarda bir arada olmak dileğiyle...

Related Posts with Thumbnails