31 Ağustos 2010 Salı

Hayat teyze&Zaman amca...

Çooook hızlı ve zalimce işliyor zaman...
ve beraberinde çoooook şey alıp götürüyor,getirdikleriyle birlikte...

Geçenlerde 7 Şubat 1996 da yazmaya başladığım günlüğüm elime geçti.14 sene olmuş,dilekolay koskoca 14 uzuuuuun yıl.

Neler değişti bu 14 yılda?
Nelere sahip olduk,nelerden vazgeçtik,neleri yitirdik...

19 yaşının tazeliği,toyluğu,deneyimsizliği,saflığı çoktaaannn geride kaldı bi kere,

Felek denen ne idüğü belirsiz zımbırtının çemberine dolanınca insan,ne tazelik kalıyor,ne saflık,ne gençlik bedende...
Açgözlü,obur bir çöp öğütücü misali,alıp götürüyor bütün bu geri dönüşü imkansız olguları...
Geride tuz buz haline gelmiş bir posa bırakıyor ki akıllara ziyan...

Hiç mi kattığı kazandırdığı birşey yok yahu??? bu kadar mı gaddardır bu hayat teyzeyle zaman amca???

Olmaz mı?İnsafsızlık etmeyelim götürdüğü denli bahşettikleride muazzam şükür ki...
Yoksa çekilir mi,yaşamaya değer mi zaten...

Mesela ANNE olmak...


Tüm zorlukları,vicdan boğuşmaları,sinir sıkışmaları,karar gelgitleri,öfke nöbetleri,gelecek tedirginliklerine rağmen,hayatın biz kadınlara bağışladığı en yüce,en sihirli duygu ve durum ANNELİK ve bir evlada sahip olmak...

Bende 3 tane ki,bana bayağı bir torpilde geçmiş doğrusu çaktırmadan ;)


Günlükte ara ara yaşımdan yana yakınmışım ki (22 yaşındayım vay beeee,24 yaşına girdim dilekolay gibi) okurken acı bir gülümseme farkettim yüzümde...33 nerde 22 ler 24 ler nerde...

Tam burda durdursak zamanı,sabitlesek yaşımı olmaz mı hayat teyze hı???
Anlaşamaz mıyız zaman amca ne dersin????






29 Ağustos 2010 Pazar

İşimizin Adı Ne???

Sırf Yamaç beyimizin canı istiyor diye;



Cuma günü kalktık trenle Pendik'ten taaaa Haydarpaşa'lara kadar gidip geri döndük...

Eee çocuk milleti değil mi?? akla gelen her abukluk anne baba tarafından görev bellenip yerine getirilmek zorunda...

Yeter ki çocuğumuzun canı sıkılmasın,aktivite olsun,gözü gönlü ufku açılsın...

Trene binildi,istasyonlar tek tek sayıldı,her istasyona varıldığında mevkiinin yeri belirtildi,geriye kaç istasyon kaldığı açıklandı,bir yığın Neden??? lerle dolu sorular silsilesine itinayla cevaplar verildi,anneye teşekkür edildi veeeeee

ineceğimiz istasyona 2 durak kala kafa cama yaslanıp bir güzel sızıldı.....

Görev tamamlanmıştır...

Eeee işimizin adı ne???

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Ne mi düşünüyorum???




Ne mi düşünüyorum?

Doldurup valize üç beş gerekli esvabı,kapıp çocukları maaile,bırakıp evi barkı doluşup arabaya,hayatın tüm koşturmacasını,gerilimini,hırsını,endişesini,keşmekeşliğini bırakıp ardımızda,

medeniyetten uzak,saflığın,sadeliğin,doğallığın lüksünü,sefasını süreceğimiz,kendimizi toprak ananın güçlü kollarına teslim edip,her sabah taptaze bir güne uyanacağımız,

hiç korkmadan ciğerlerimizin köküne kadar çekip nefesi,bedenimize ruhumuza bayram ettirerek,stresten arındırıp her zerremizi,annemizden yeni doğmuşçasına gamsız duyumsayacağımız,


çocukları salıp dağa taşa,sıkboğaz etmeden,aman dikkat,yapma etme,hayır ikazlarına maruz bırakmadan özgürce keşifler yapmalarına,kendilerini bulmalarına olanak tanıyacağımız,


taze sebze meyve neymiş,tadı nasılmış,nerde yetişirmiş,dalı,yaprağı neye benzermiş,dalından nasıl koparılırmış,yıkamadanda gönül rahatlığıyla yenilirmiymiş,gibi deneyimleri zevkle öğrenmelerine yardımcı olacağımız,


yumurtayı folluktan,sütü bizzat sağarak,meyve sebzeyi dalından toplayıp yemenin hazzını,sağlığını ve hatta zenginliğini doyasıya yaşayacağımız,



dışarda şırıl şırıl su sesleri,sabahın köründe uyansanda zımba gibi uyanmanı sağlayacak mis gibi havası,bire on veren verimli toprağı,teknolojinin uğramadığı ama uğramamasındanda gocunulmadığı şirin bir köy evinin bulunduğu,






bir yer var mıdır acaba????

Varsa ben talibim,hemen valizi hazırlamaya başlıyorum....







23 Ağustos 2010 Pazartesi

Soru:???



Bir insan evladı hayatının en çok hangi evresinde zorlanır,darlanır,bunalır,çıldırır,kıvranır,üzülür,süzülür vs. vs. vs...

Bence cevap tek ve basit:

Ebeveyn,özellikle de "anne" olduğunda...

Hepimize az çıldırmalı,bol kahkalı ve cıvıldaşmalı huzurlu bir hafta diliyorum...

22 Ağustos 2010 Pazar

Uzaydan mı geldik acaba???



3 çocuk sahibi olmak,çok çılgınca,sıradışı, ve acınası bir durum hissi mi uyandırıyor acaba insanlarda???

Tanıdık yahut tanımadık kiminle karşılaşsam,yüzüme pek bir manidar bakıyorlar nedense...

Sanki dünya üzerinde üç çocuk doğurma çılgınlığında bulunmuş tek insan benim..

"Ayyyyy Allah kolaylık versin çok zorrrr,ben biriyle başedemiyorum"
en sık duyduğum yorum ve temenni.
Belki iyi niyetli bir dilekten öte değil ama ben artık duymaktan sıkıldım diyebilirim,çünkü kendimi acıların kadını kıvamında hissetmeme neden oluyorlar...

Hele hele "tamam artık başka çocuk düşünme" diyenler yok mu???
Yok ben futbol takımı kurmayı düşünüyorum o da kesmezse orduya asker yetiştireceğim
!!!!!

Bu tip tepkiler bazen gerçekten sinirlerimi bozuyor..
Ne yapayım yahu;ben ikilemek isterken üç oldu...

Bende bu durumdan (kimi zaman yorgun düşüp bunalsamda) genel olarak memnunum kime ne???

Üstelik 3 tane sağlıklı ve dünya güzeli evlat sahibi olmak lütfu çok az insana nasip olabiliyor neden mutlu  ve şanslı hissetmeyim ki kendimi...


Çevremde bu aralar sıklıkla duyduğum,problemli doğan bebekler,çocuklarının sağlık sorunları nedeniyle hayatları kabusa dönen anne babalar ya da çocuk sahibi olmak için senelerce uğraşıp maddi manevi yaralar alan,psikolojileri altüst olan çiftler benim bu konuda ne kadar şanslı ve şükretmem için ne kadar büyük sebeplerim olduğunu hatırlatıyor...


Her sabah uyandığımda tek çocuğumun yanıma gelip bana sarılması ayrı,üçünün beraber gelip sarmaş dolaş yumak halinde beni paylaşamamaları tarif edilemez...

Hangisini seveceğimi şaşırıyorum çoğu kez.Her biri ayrı tatta,her birinin meziyetleri,şirinlikleri,albenileri ayrı lezzet bırakıyor damağımda...

Ağızlarından dökülen yarım yamalak ama dolu dolu ve sahici sevgi sözcükleri,beni çöl sıcaklarından masmavi serin sulara dalıp çıkmışım hazzıyla büyülüyor...aslında tarifide yok...


Ben bu resimleri hergün karşımda canlı canlı görüpte nasıl şükretmem,sahip olduklarımla nasıl övünmem,sonsuz sevgilerinden ötürü nasıl mutlu olmam ki....






15 Ağustos 2010 Pazar

Zeynep'ten ve Zeynep'e


Bir kız çocuğu her anneye kısmet olmalı bence...Kız çocuk sahibi olmak,annenin hemcinsi olduğundan belki daha özel bir deneyim anne açısından diye düşünüyorum.Evladın kızı erkeği olmaz diye düşünenler olabilir, katılıyorumda buna,fakat paylaşımların ortak oluşu ve daha minicikken bile her davranışında bir incelik,sıcaklık ve anaç tavır bulunuşu beni biraz daha yakın hissettiriyor kızıma...


Bu aralar bıcır bıcır,sürekli konuşuyor.Artık derdini açık açık anlatır hale geldi, e tabi 26 aylık oldu az da değil...Rüzgar'la kıyaslayınca açık ara önde dil gelişimi.Ancak biliyorum ki her çocuğun gelişim süreci farklı o nedenle pek doğru bulmuyorum kıyaslamayı...Zaten Rüzgar'da epey anlatıyor derdini sorun yok yani...


Müzikle aramız çok iyi sanırım üç çocuğumdan en az biri müzikle alakadar olacak ki bu beni çok mutlu eder doğrusu...Anne yapamadı çocuklar yapsın bari...
Sanata mutlaka ilgi duy...Ruhun ışıklansın....

Rüzgar'dan ziyade Yamaç'la arası çok iyi.Aslında onun Rüzgar'la sorunu yok fakat Rüzgar nedense pek hoşlaşmıyor Zeynep'le bu da beni çok üzüyor eminim Zeynep'i de.
Umarım zamanla değişir....
Kardeşlerinle hep yanyana,hep omuz omuza ol,hep sevin birbirinizi...

Öpücük delisi,tam bir sevgi böcüğü,yüzünden gülücük eksik olmuyor,mutlu bir çocuk şükür ki,
hep böyle devam eder umarım...
Koşulsuz ve şartsız sev insanları,hep...

Hele bir küsüyor ki evlere şenlik...İnsanın sürekli küstüresi geliyor o halini görüp gülmek için:)
Gönlünü almaksa çok basit:Gülümse ve bir öpücük al:)
Ömrün oldukça dilerim hep gül ve kin besleme kimseye...



Kıvır kıvır saçları inanılmaz güzel,belki ilerde föne çok zaman ve para harcayacak ama ben çok hoşlanıyorum bu halinden,umarım oda saçlarıyla ve kendiyle barışık biri olur ömrü boyunca....

Asi ruhlu,ne yaparsan yap kendi bildiğini okuyor...Kafasına koyduysa birşeyi hiç kimse mani olamıyor ona...
Hayat boyu doğru bildiğinde şaşma kızım,yolundan çevirmeye çalışanlara dön arkanı...


Seninle yapacağımız çok şey var çooooooookkkk....
Düşündükçe heyecanlanıyorum...
Sağlık ve huzur eksik olmadıkça....


Erkeklerim siz üzülmeyin,anneniz hepinize yeter...

12 Ağustos 2010 Perşembe

Neden???



"Anne Neden hava bu kadar sıcak?"

"Anne arabalar Neden buraya park etmiş?"

"Anne yerler Neden ıslak ıslak?

"Anne Neden akşam güneş çıkmıyor?"

"Anne çocuk çöpünü Neden dışarı attı?"

"Anne Neden arabanın arkasından siyah duman çıkıyor?"

"Anne Neden şu adam sigara içiyor?"


Neden,Neden,Neden???.............


Bir çocuk 2,5 saatlik gezinti sırasında annesine kaç defa "Neden?" sorusunu sorar bir tahmininiz var mı???
Valla kesin sayısını tutmadım ama iki lafın birinin "Neden" olduğunu ve çenesinin yol boyu kapanmadığını düşünürseniz varın siz karar verin buna çünkü benim bu "Neden?" lere cevap yetiştirmekten beynim sulandı desem yeridir.

Ben eskiden de bu kadar sabırlımıydım yoksa birinci çocuğun ardından ikiz doğurarak sinirlerimi mi uyuşturdum bilemeyeceğim ama bütün bu "Neden?" le başlayan cümlelere tek tek ve sabırla cevap verdiğim için kendi kendime bir teşekkürü borç biliyorum artık:)


4,5 yaşında hayatının ilkbaharını yaşayan bir çocuk bu kadar "Neden?" sorusunu hayatı tanımak için mi?, maksat muhabbet olsun diye mi?,sırf meraktan mı?,yoksa annesini çıldırtmak için mi sorar bilmiyorum fakat gayesi neyse umarım çabuk ulaşır çünkü yazın bu sıcağında hele hele dışarı çıkma gafletinde bulunulmuşsa hiiiççç çekilmiyor...

Duymazdan geleyim artık diyorum ona da annelik içgüdülerim elvermiyor...


2,5 saat sonunda yorulduğunu söyleyen çocuğa annesi ne der peki???

"Oğlum azcık susta çenen dinlensin en azından!!!"




11 Ağustos 2010 Çarşamba

Sevgiyle nice Sekizlere...

Daha dün gibi işyerimin kapısından içeri girişi,üzerimde bıraktığı ilk intibanın ardından edilen içten sohbet ve sonrasında iş arkadaşıma yaptığım "işte ben böyle bir adamla evlenirim" düşüncesinin 5 ayda gerçeğe dönüşüverişi....

Bazen diyorum ki; karşı karşıya geldiğimiz ilk an hiç geçer miydi aklımdan "ben bu adamla evleneceğim,evlenmekle kalmayıp 3 tanede çocuk yapacağım"

Hayat denen şey böyle bişey işte;anlık olaylar,anlık karşılaşmalar,anlık hisler ,anlık durumlar insanın başına hiç tahmin etmeyeceği şeyler getiriyor.Bazen iyi,bazen kötü...

Çok şükür ki bizimkisi iyi olanlardan....



Öyle uzun uzun tanımadık birbirimizi ama tanıdığımız kadarıyla kafi geldi evliliğe yeterli vasıflarımız...En önemlisi beraberken çok mutluyduk ve ben çok güvende hissediyordum kendimi.Bu da benim ikili ilişkilerde en değer verdiğim olguydu zaten.

Ocak sonunda tanış,10 Mart flört başlangıcı,Nisanda evlilik teklifi,Mayıs 16 söz, 22 Haziran nişan ve Ağustos'un 10 unda Gönül SERİM ÖĞÜT oluverişim...
Çok hızlı gelişen bu sürecin gidişatı şükür ki genel yargıların aksine problemli olmadı.
Tabi ki yığınla tartışmalar yaşadık,birbirimizi kırdık hatta zaman zaman pişmanlıklar duyduk verdiğimiz karardan ötürü,ama sevgimiz tükenmedi çok şükür ki...

6 Ağustos 2010 Cuma

İyi Geldi....


Hafta sonu bir gece bir gün olmak üzere geçirdiğimiz süper bir camping deneyimimiz oldu...
Daha öncede olmuştu tabi de 3 çocukla bu bir ilk...
Söylenecek tek şey var,
Süperrrrrdi....


Arabamız station vagon olunca çocuklar için yatacak yer sorunu yaşamadık... Gece,salon salomanje rahatlığında uyku sağladık kuzulara..
Gündüzse zaten bize hiç yük olmadılar deniz ve kumu görünce....
İlk deniz deneyimlerinde çığlık çığlığa ağlayan minnoşlar artık su kuşu oldular desem yeridir...
Zeynep "hayııııı hayıııııııı" diye kıyametleri kopardı sudan çıkmamak için...
Rüzgarsa önceleri öcü gibi görürken suyu sonra keyiften dört köşe mest hallerinde tamamladı günü....
Yamaç zaten oldum olası sever denizi ve kumu,uzaktan görünce başlar "anneeee ben denize giricem" nidalarına...


Yola çıkacağımız akşam Yamaç oyundan gelince eve,
"Hadi oğlum hazırlanalım birazdan Ağvaya gidicez" dediğimde
"Anne akşam akşam denize mi gidilir?"
diye tepki verse de,sabahında, yolda uyuyakalmasından mütevellit,
"yaa anne ben çok sevdim burda kalmayı,bi daha gelelim ama ben uyumayayım,çadırda kalmak istiyorum"
diyerek bu işten pek hoşlandığını ortaya koydu ziyadesiyle...


Vıcık vıcık kuma bulansakta,
Yemek hazırlamak pek bir yorsa da,
Çanta hazırlamak ve toparlamak darlandırsa da,
Kakaların,çişlerin ardı arkası kesilmese de,(gerçi formül üretildi bu konuya)
Herşey Dahil otellerin konforuna alışan bünyeye bu tempo ağır gelsede,
Dönüş yolunda trafikte işkence çeksekte,
Eve dönüşte duştu,yemekti,valiz boşaltmaktı,eşya toparlamaktı,çamaşır yıkamaktı,çocuk uyutmaktı derken günün yorgunluğuna yorgunluk ilave etsekte,


Değdi değdi herşeye değdi....
Gezi arkadaşlarımızda kafa dengi olunca keyifli ve eğlenceli bir hafta sonu oldu bizimkisi...

Related Posts with Thumbnails