27 Ocak 2013 Pazar

Karne Havadisleri...

25 Ocak cuma günü karnelerimizi aldık..
Üç karne de yüzümüzü güldürdü;aslında birazcık da ağlattı (klasik,duygusala bağlamış anne modu)
Önce karne merasimine babamızın katılmasına karar vermiştik fakat ben dayanamadım ve saat 12:00 gibi firar edip işten,oğlumun yanında aldım soluğu.Ne de olsa ilk karnesiydi..
Beni görünce çok sevindi.Ben ondan çok daha heyecanlıydım o kesin.Karnesi ne olursa olsun yeter ki gözlerinin içi hep gülsün,buna şüphe yok;fakat insan bir tuhaflaşıyor işte, her şeyin en iyisi,en güzeli yavrularının olsun istiyor.Kendileri için elbet,başkaları görsün beğeni toplasın diye değil.


Karnesindeki notları görünce en çok kendisi sevindi nitekim..
Karne hediyesi olarak PSP oyun konsolu istiyordu.Aslında karne hediyesi kavramını biz zorla soktuk kafasına sanırım.Karneni bir alalım bakalım,emeklerinin karşılığı olarak bir hediyemiz olur elbet demiştik bir ara.Epeyidir para biriktiriyordu zaten,çok az bir miktar kalmıştı tamamlanmasına.Onu ekleyip alacağız istediğini inşallah.PSP değil de tablet olabilir belki.Yaklaşan doğum günüyle birleştirip uyanıklık yapacağız birazcık da :)

RU ve ZE de aldılar karnelerini..
Gökteki yıldızları yeryüzüne indirmişlerdi kuzularım.Gurur kaynaklarım benim.Varlıkları benim için hazine değerinde iken yaşattıkları gurur ve mutlulukla daha bir aydınlatıyorlar dünyamı.Rabbim eksikliklerini göstermesin,hep gülsün yüzleri dilerim...
Onlara da küçük birer karne hediyesi almadan olmazdı tabi :)



Hayat karneleri iftihar ve mutluluklarla dolu olsun dilerim.
Tüm çocukların...

Dip not:Okulun koridorunda lise arkadaşımı görünce pek bir tuhaf hissettim kendimi;o da yavrusu için gelmişti muhtemelen.Bir zamanlar başımızda kavak yelleriyle koşturduğumuz koridorları şimdi veli sıfatıyla arşınlıyor olmak tuhaf hisler uyandırdı bende.

17 Ocak 2013 Perşembe

Benim bir oğlum var...

Zirzop bir oğlum var benim.Adı Rüzgar; biz ona kısaca blogda RU diyoruz,evde ise Rüzzzz :)
Adına yakışır mizaçta bir çocuktur benim oğlum.

Fırlama,aşırı sosyal, muzip, abiyle birleşince Voltranı oluşturan, ikiziyle kedi-köpek misali hırlaşan,sevgiye deli  gibi aç,açık bir kucak görünce kedi gibi sokulgan,pamuk gibi,ipek gibi yumuşacık,löp löp suratlı,ördek dudaklı bir oğulcuk benim oğlum...
Okulla arası pek iyi değildir.Mütemadiyen sorar "anne bugün tatil mi?" diye;
Aldığı cevap "evet" ise sevinçle bağırır "oleeyyyyy" diye.
Ahhh bir de "hayır" olursa cevap,büzülür o ördek dudaklar,sarkar o löp löp yanaklar "yaaaa-aaaa" diye hazin hazin ağıtlar yakar...
Bilgisayar oyunlarına bayılır.Hafta içi yasak olduğundan, hafta sonunu iple çekmesinin ikinci nedeni de budur.Ağzı dolu dolu "hafta sonu bol bol bilgisayall oynıycam" der çarşambadan başlayarak.Dayısına gitmeye can atar zira orada rahat rahat tadını çıkarır bilgisayalın :) Cuma akşamları genellikle orada kalırlar ZE ile beraber;ertesi gün sabah YA'nın kursu olduğu ve benim O'nu götürmek zorunda olduğumdan.Tüm cumartesi dayısıyla takılırlar kah bilgisayar oynayarak,kah koridorda top koşturarak...


ZE ile kedi-köpek gibiler dedim yaa;aslında ZE kanadında durum hiç de öyle değil zira bebek gibi sever kardeşini.Gel gör ki RU karşılık vermez O'nun ilgisine beklediği gibi.Abiye gösterdiğim aşırı ilgiyi önemsemez,normal karşılar da,ZE'ye azıcık sırnaşsam, hemen yanıbaşımda biter, sokar kafasını kedi gibi bacaklarımın arasına.Olur da ZE'ye ufacık bir iltimas geçersem hemen koyar tavrını "ama bu haksızlıkkkk" diye.Husumeti anne karnındaki yer kavgasıyla başladı zannımca :)

Abisinin aksine çok sosyaldir, dışadönüktür, çekingenlik bilmez.Abisi çoğu kez onu götürür yanında birinden birşey istemesi gerektiği zamanlarda.İlk gördüğü insanla senelerdir tanışıyormuşçasına muhabbeti kurar anında."Şeytan tüyü var bu çocukta" der kim tanışsa oğlumla.Babasına çekmiş fazlasıyla bu konuda.
Uykuya hiç dayanamaz.Gözleri kısılmaya başladı mı sızacak yer arar.Bulamazsa olduğu yerde kıvrılır kalır,dünyayı gözü görmez.Babası kılıklı olduğunu söylemiş miydim? :)
Yemek konusunda da öyledir.Felsefesi:"Yemek buldun ye,dayak buldun kaç"tır bu konuda :)Hastalık halleri dışında hiç nazlanmaz yemek konusunda.Herkesten önce yer bitirir,kalkar sofradan sorunsuzca.Bin şüküüüürrrr ve maşallahhhh... ;)

Komiktir benim oğlum aynı zamanda.Suratına bakınca güldüren bir tipi vardır ayrıca.Kimi zaman dili dönmez,kimi zaman yanlış algılar,kimi zaman bilinçli espriler yapar gülümsetir karşısındakini..Zehir gibi akıllırdır da.Duyduğu bir kelimeyi mantığıyla değerlendirip karşına sürüverir zaman sonra..

Bir kadınla karşılaşmıştık AVM'nin birinde ikizler henüz 6 aylık civarlarındayken.O dönemleri çok zordu RU'nun.Sürekli ağlar,halihazırda zor olan durumumu misli misli zorlaştırırdı ağlama krizleriyle.Bu nedenle çok isyan ettirdi,çok bezdirdi bilhassa kendinden.Şikayetlerimin baş kahramanı idi kendisi o dönem.
Kadın pusette yan yana oturan ikizleri görünce yanaştı yanımıza ve sevmeye koyuldu onları.Bilhassa RU çekti dikkatini.Maşallahlar,inşallahlar derken hiç aklımdan çıkmayacak şu lafları etti kendisi:

-"Benim adım Zekiye,yaz aklının bir köşesine.İlerde Zekiye diye bir kadın vardı bana demişti dersin:bu çocuk ilerde çok büyük bir adam olacak,yani çok iyi yerlere gelecek,üst düzey bir iş yapacak ve sana en çok bu çocuk bakacak.En büyük hayrı bu çocuktan göreceksin.Demedi deme..."

Kahin teyzem diye sevesim geldi kadını.İçine mi doğdu?Hemen oracıkta bir senaryo yazıp sahneye mi koydu?İşi gücü yoktu, laf ola beri gele lafazanlık mı yaptı yoksa düşüncelerimden ötürü Allah'ın karşıma çıkardığı bir ikazmıydı bilemedim.Bakıp göreceğiz kehanetlerin realitesini...
Belki de bir bürokrat yetiştiriyorumdur kim bilir :)
Velhasıl, ben doğurdum diye söylemiyorum,keyifli bir çocuktur RU'cuğum.
Abisinin haşarılık ortağı,ikizinin küçük bebeği,babasının huydaşı,ikinci kalesi,annesinin löp löpü,pamuğu,ördek dudaklısı Rüzzzzzz'ü dür O.

Ve işte dün akşamdan son bir RU enstantanesi:

Akşam iş çıkışı kafileyi toplamışız, arabadayız;keyifli neşeli eve dönüyoruz.Gün içerisinde internetten okuduğum bir haberi aktarıyorum çocuklara:
-Biliyor musunuz ben bir haber okudum bugün,sizinle paylaşmalıyım mutlaka.Diyor ki haberde:Fazla şeker tüketimi çok tehlikeliymiş.Özellikle doğal olmayan şeker;mesela abur cuburların içinde bulunan ya da en basiti beyaz toz ve kesme şeker bile çok zarar veriyormuş vücudumuza.Kanser hücrelerinin en sevdiği besin imiş şeker.Hızla çoğalıyorlarmış gereğinden fazla yapay şeker girince vücuda..
-Kanser ne anne? diyor RU
Bende bu sevimsiz hastalığın öldürücü bir hastalık olduğunu ve vücudumuza iyi bakmazsak bizi de etkileyebileceğini söylüyor,ardından ekliyorum:
-Eğer abur cubur gıdalar yerine,bol bol meyve sebze yersek, vücudumuz bu sevimsiz kanser hücreleriyle savaşır ve bu savaşı kesin kazanır.
ZE katılıyor ordan:
-Pırasa yemeliyiz dimi anne?
RU'da takviye kuvvet olarak şunları ekliyor:
-dimi anne? pırasa yersek komiser* mikropları vücudumuzdan giderler:)

-----------------------------------------------------------------------------
*komiser: kanser :) (dilimizden ırak)

16 Ocak 2013 Çarşamba

space of freedom...

RU ve ZE okulda uzay konusunu işliyorlar bu hafta.Yani anlattıklarından yola çıkarak ben öyle düşünüyorum.
Dün diyor ki ZE:

Z:  -Anne biliyor musun uzayda başka gezegenlerde var..
A:  -hımm evet kızım,kaç tane olduğunu da biliyor musun peki?
Z:  - evet 9 tane
diyor ve başlıyoruz saymaya:
A&Z: -Merkür,Venüs,Dünya,Mars...
bir sessizlik oluyor ve RU tam o anda atılıyor ordan:
-Nisan,Mayıs,Haziran...
  :)

Rüzgar gibi esip geçtiğimiz günler...
Bu sabah kahvaltı hazırlarken RU yine yanımda öğrendiklerinden bir kuple sunuyor:

-Anne biliyor musun dünyamızda yer çekimi var.
-Evet oğlum
diyor ve elimde bulunan(kırılmayacağından emin olduğum ya da öyle umud ettiğim) küçük nane yağı şişesini yere atıyorum(deneysel yaklaşacağız diye kafa göz yarmasak bari)
-Bak işte yer çekimi olduğu için bu şişe yere düştü ama biliyor musun uzayda yer çekimi yok
-Evet biliyorum uzaydaki adamlar havada geziyorlar diyor ve ekliyor:
-Uzayda ne güzel özgürlük var dimi anne?
-!!!???
Jonathan ruhlu oğlum benim...
Süperman yer çekimine karşı...

11 Ocak 2013 Cuma

YA'nın Okul Hayatından Kısa Kısa...

YA'nın okul tarafında işler tıkırında gidiyor;maşallahhhh diyeyim de nazarım değmesin(en çok benim değer çünkü)...
Okumayı zaten biliyordu;iyice ilerletti.El yazısına adapte olmak dışında bir sorunumuz olmadı çok şükür.Ama şimdi onu da epeyce düzeltti.Üstelik varsın yazısı çirkin olsun,durmuyorum onun üstünde hiç.Doktorlar değil mi ki yazılarını okumakta en çok zorlandıklarımız :)

Derslerini internet üzerinden bildiriyor öğretmenimiz."kelebekler1gsinifi.com" linkimiz(geleceğe not olsun).
Fakat YA netten takip etmeksizin tastamam biliyor tüm ödevlerini ve benim atladıklarımı dahi es geçmeden yapıp tamamlıyor hepsini.
Kimi gün ödev başına oturmak istemiyor,kimi günse, ertesinde hafta sonu olduğu halde ödevlerimi bitireceğim diye canhıraş çaba gösteriyor geç saatlere değin...

1.ci sınıfın ne denli zorladığını (çocukları ve bilhassa anne-babaları) arkadaş çevremden bildiğimden biraz ürküyordum açıkçası (korkmamdaki asıl sebep çalışıyor olmam ve geride biri afacan 2 çocuğumun daha olması) fakat YA'nın okumayı geçen yıldan halletmesi benim işimi epeyce kolaylaştırdı.Başında saatlerimizi geçirmiyoruz ödev nedeniyle...
(Tavsiye:Çocuğunuzun okumaya meyli varsa,uzman görüşlerinin aksine hiç engellemeyin ve destek verin bence.Çocuğunuz hazır ki talep ediyor;ve bu sizin işinizi sonraki yıllarda bir hayli kolaylaştırıyor.)


Kitap okumayı halihazırda çok seviyor zaten.Bana sadece kitaplığını zenginleştirmek,yeni dostlar temin etmek kalıyor.Bende bunu zevkle yapıyorum.Nitelikli kitaplar konusunda rehberimiz ve bir çok konuda idolümüz sevgili Firarperest.Bloğunu sık sık ziyaret ediyor, oğlu Can'ın severek okuduğu kitapları referans kabul edip temin ediyoruz.Ayrıca lafı geçmişken kendilerine sevgilerimizi sunup,teşekkür ediyoruz :)




Öğretmenine sık sık durumunu soruyorum.Aldığım cevap beni fazlasıyla mutlu ediyor.Sadece dersler değil kıstasım,asıl önemli olan okulda iyi vakit geçirmesi,arkadaşlarıyla uyum içinde olması,çevresindekilere saygı ve sevgi duyması,öğretmeniyle iyi anlaşması,topluluk kurallarına uyum sağlaması...
Ve şükürler olsun ki, YA okula gidiyor olmaktan son derece memnun ve mutlu;aslolan da bu benim için...

İki hafta önce ilk performans ödevimizi "hayat bilgisi" dersinden almıştık.Konu:"Doğal afetler" idi.
İnternetten doğal afetler hakkında bilgi edinip,örnek görseller hazırlayacak ve sunum dosyasıyla beraber ister şablon kapak kullanarak yahut kendi hazırlayacağı bir kapakla teslim edecekti.
Doğa olayları(bilhassa yanardağlar),hayvalar,okyanuslar,dünya haritası...genel anlamda evrenle ilgili her konu ilgisini çektiğinden ve bir çoğu hakkında önceden bilgi edindiğinden severek hazırladı ödevini.Kapağını da şablon kullanmayarak kendi hazırladı.Doğayla ilgili bir resim yaptı;temiz bir dünya,masmavi gökyüzü, kuşlar, ağaçlar, denizler,balıklar vs...temalı.
Öğretmende beğenmiş olacak ki,tam not aldı...


Dünde Türkçe'den aldığımız performans ödevimizi teslim ettik:"Atatürk'ün hayatı" idi bu kez konu.
Merakla bekliyor şimdi öğretmeninin vereceği notu...

9 Ocak 2013 Çarşamba

Hayata Dair Zor Sorular...

Üç çocuk olunca evde, malzeme bol oluyor haliyle..
Gel gör ki bunları kayda geçirecek, zamanı bol,hevesi gani bir anne bulmakta iş..
Hal böyle olunca o malzemeler SKT si geçmiş ürünler gibi çöpe atılmaktan öteye geçemiyor yazık ki...

Fakat geçtiğimiz pazar sabahı öyle bir diyalog geçti ki YA ile aramızda,bunu mutlaka not etmeliyim diye düşündüm.Önce kendime güvenemediğimden defalarca tekrarlayarak beynime kazıdım,peşi sıra ite kaka kendimi yazmaya zorladım;ve ancak şimdi geçebildim bloğun başına...

Pazar sabahı yataktayız.YA her zaman ki gibi geceden girmiş yanımıza;RU'da uyanınca geldi.Bir kolumda YA,diğerinde RU sarmaş dolaş uzanıyoruz sıcacık;çıkmaya hiç niyetimiz yok...
Yanı sıra sohbet ediyoruz.YA diyor ki:

-Anne,sence dünyadaki en büyük eksiklik nedir?*
-Hımmm (afilli bir cevap düşünüyorum bu esnada,anlamı derin ve mesaj kaygısı taşıyan;sevgi diyeceğim mesela,barış diyeceğim,umut diyeceğim,kardeşlik diyeceğim...)ama hımmm diyebiliyorum ancak,
YA giriyor araya:
-Bence Allah eksik,yani O'nu görememek.
-O'nu göremiyoruz ama O aslında her yerde,yani sen her dilediğinde O zaten senin yanında.Çocuklar Allah'ın en sevdikleridir ayrıca..
- hımm evet kalbimizde biliyorum
diyor ve kalbimden vuran şu sözleri ekliyor:
-O'nu görmek istersek kalbimize yolculuk yapmalıyız dimi anne?
!!!???

---------------------------------------------------------------------------
*Geçen hafta sonu kitapçıda dolaşırken bir cep kitabı çekti dikkatini: "Hayata dair zor sorular".O kitapta geçen sorulardan biri imiş bu,sonradan öğrendim.

Related Posts with Thumbnails