31 Temmuz 2010 Cumartesi

3 Çocukla Camping??? Hmmm iyi fikir....




Ruhumda şu sıcak yaz günlerine nispet yaparcasına coşuyor bu aralar...
Hergün ayna karşısına geçip makyaj yapmam ve kendime iyi bakmam bunun ilk ve en büyük kanıtı...
İyi hissediyorum kendimi...Alıştım sanırım bu yoğun tempoya ve artık gerçekten güçlü bir bünye ve sağlam bir beyne sahip olduğuma kendimde inanıyorum (dağına göre kar atasözüne zorla inandırdılar beni)...

İstiyorum ki biz çocuklara değil çocuklar bizim hayatımıza uyum sağlasınlar...
Onlar var diye neden olmak istediğim yerlerden,görüşmek istediğim insanlardan,katılmak istediğim toplaşmalardan alıkoyayım ki kendimi...
Kimileri 3 çocukla nasıl bu kadar aktif olabiliyorsun diyor ama olmayacak iş değil ki...Hele birde annem gibi bir jokerim varsa....Öpüyorum annecim ;)

Gözümde büyütmüyorum artık...
Başta epey zorlamıştı kabul,ama bu hayat benim ve bir şekilde eski düzenime kaldığım yerden devam etmeliyim..
Bir miktar yoruyor fakat olsun,her zaman herşey istediğimiz gibi olmuyor önemli olan zoru başarmak...

Şu ufak tefek maddi krizleride bir atlatalım daha yapacak çookk şey var çoooooookkkkk

29 Temmuz 2010 Perşembe

Nerde yanlış yapıyoruz???

Bu kadar utangaç olmasındaki payımız nedir? diye uzun zamandır kafa yoruyorum... Netten,kitaplardan,dergilerden vs...pek çok yerden edindiğim bilgiler ışığında bu durumun altında yatan sebebin güven eksikliği olduğunu zaten biliyordum ama tasdik etmiş oldum.

Bu durum beni o denli rahatsız ediyor öylesine üzüyor ki tarifsiz...İçimde bir yerlerde oluşmaya başladığından beri tek derdim,onun,ayakları üzerinde durabilen,kendinden emin,sağlam adımlar atan,güçlü,saygılı,herşeyi ve herkesi koşulsuz seven,erdemli,nazik ve düşünceli bir birey olarak yetişmesine yardımcı olmaktı.

Bunun içinde kimi zaman yanlışlar yapsamda genel olarak dikkatli olmaya çalıştım yukarda saydığım vasıflara sahip olması için.Demek ki bir yerlerde hata yapmışız ki şimdi bu can sıkıcı konuyla muhatabız.

Genel olarak dışa dönük,hareketli,sosyal bir görüntü çizsede,bireysel ya da grup olarak katıldıkları etkinliklerde yahut kişilerle birebir muhatap olması gerekli durumlarda hep bir çekingenlik ve tutukluk durumu söz konusu.

Mesela; okulda özel günlerde gerçekleştirdikleri gösterilerde ortadan kaybolarak katılmayı reddedişi,

Kayıtlı olduğu ajansın davetiyle gerçekleştirilen deneme çekimlerindeki çekingen tavrı ve istenileni veremeyişi,

En sonda yine ajansın davetiyle bir film yapım şirketinin dizi projesi için özel olarak istenip gidilen çekimlerdeki ürkek tavrı......

Utangaçlığı konusunu yüzüne vurmuyoruz asla,çünkü bu bir suç değil.Sadece üzülüyoruz anne ve baba olarak neyi yanlış yapıyoruz diye.

Acaba erken yaşta iki tane birden kardeşi oluşu mu sebep oldu bu tutuk tavrına,ya da biz mi atladık bu koşturmacada onun duygularındaki hassasiyeti...

Aslında hep önemsedik,hep önceliğimiz oldu Yamaç.Ne olursa olsun onu çok sevdiğimizi her fırsatta dile getirdik kendisine.

Bazen sinirlenip "anne ben seni artık sevmiyorum" dediğinde ben "olsun ben her zaman seni çoooookkk seviyorum"dedim hep.

En ufak başarısında ayakta alkışladık daima,

Fakat hiç mi hata yapmadık...Ohooooo hemde yığınla...

Stres ortamında fazlaca yükselttik sesimizi kimi zaman,

Otoritenin dozunu fazla kaçırdığımız zamanlar oldu,

Elinden bardağı düşürüp kırdığında bağırmadık mı hiç?...

"Hep böyle yapıyorsun,sana kaç kere söyledim anlamıyor musun?,neden ortalığı dağıtıyorsun?" lu cümleler kurmadık mı yani?....

Kendi içimde öyle paranoyalar yaşıyorum ki,hayatımın hiçbir evresinde bu denli kuruntular,bu denli pişmanlıklar,bu denli gelgitler yaşamadım.Ebeveyn olmak "anne" olmak böyle bişeymiş meğer.Yaptığın her yanlışta pişmanlıktan kıvranmak,üzüntülerin en büyüğünü yaşamakmış...

Kendi kendime söz veriyorum;bu saatten itibaren çocuklarımla ilgili her konuda şimdi olduğumdan çok daha hassas ve dikkatli olacağım,

Çünkü çocuklarımı gerçekten çooooooooooookkkk seviyorum...



Posted by Picasa

20 Temmuz 2010 Salı

İstekler,kaprisler,tepkiler....!!!!!


Sabah kalkar kalkmaz ilk işi mutfağa gidip bir kase nesquick doldurup onu lüpletmek.Bende o tabağı doldururken çıkardığı sesle uyanmış oluyorum böylece...

 Ardından kahvaltı hazırlanana kadar kardeşiyle öpüş kokuş,itiş kakış...Sonrasında ana kahvaltı ve hemen ardından hep aynı nakarat:
"Anneeeee bahçeye çıkıp bisikletime binebilir miyimmmm???"
"Dişlerini fırçaladın mı Yamaç'cım"
"Ama fırçalamak istemiyorummm:((("
"O halde bende dışarı çıkmanı istemiyorummmm.."
"Tamam fırçalıycam"

Apar topar fırçalanan dişlerin ardından hemen üst değiştirilir ve ışık hızıyla anahtar kapılıp dışarı çıkılır...Depodan bisiklet alınır ve hergün aynı heyecan ve hevesle pedallara kuvvet çevirilirde çevirilir...

Yaklaşık 1 saat sonra anne:

"Oğlummmm hadi biraz yukarı çıkta dinlen sonra tekrar inersin"
"Anne lütfennnnn biraz daha"
"Peki 10 dakika sonra çıkacaksın ama söz mü??"
"Tamam söz"

10 dakika geçer ve anne tekrar:

"Yamaççççç 10 dk bitti hadi bakalım"
"Ama anneeee daha bitmedi"
"Söz vermiştin ama oğlum hadi lütfen"
"Ama anne daha 1 dk oldu"
"Yamaççççççççç"

Ve çığlık kıyamet eve dönülür.Sonrasında her 10 dakikada bir "anne tekrar dışarı çıkıcam dimi?" sorularına maruz kalınır....
Mesela bugün kahvaltıdan sonra yaklaşık 1 saat kadar bahçede oynadıktan sonra babamız havuza götürmek için eve geldiğinde havuza gitmek istemediğini bahçede oynamak istediğini söyledi.Babanın ikna çalışmaları yeterli olmayınca biraz zoraki arabaya bindi ve gitti.Fakat eve gelince havlu ve mayosunu asmak için çantasını açtığımda ikisininde kuru olduğunu görünce sorduğumda "hayır havuza girmek istemedim onun için girmedim" diye karşılık verdi.Ne de olsa kararlarını artık kendisi veriyor....

Hatta bazen es kaza emri vaki yaparsak "Anne buna sen karar veremezsin" diye de ukalalık yapabiliyor küçük beyimiz...
Hoşlanmadığı kişi veya durumlarıda anında dile getiriyor ki bu bazen şok edici olabiliyor...

Bütün bunlar kişilik gelişiminin bir parçası ve olması gerekende bu zaten.Bu nedenle ona tepki göstermiyor aksine onunla gurur duyuyorum....

16 Temmuz 2010 Cuma

Sükunet...

Biri anneannede,biri havuzda, bir diğeri ise ikinci masaldan sonra nihayet uykuda....
Her ne kadar coşku dolu cıvıldaşmaları herşeyin ötesinde ise de, seviyorum bu sükunet zamanlarını...

Bir yığın iş beklerken beni,fırsattan istifade deyip nette kaçamak yapıyorum bir süre.Ardından yatak odamın penceresini aralayıp, rüzgarın hışırdattığı yaprakların huzur veren melodisini dinleyerek uzanıyorum yatağıma; yorgun düşen ruhuma ve bünyeme şarj niyetine...

Yahut, bir kitap alıyorum elime; başka hayatlara,yaşanmışlıklara,yaşanamamışlıklara,umutlara,umutsuzluklara dalıp çıkıveriyorum o saat...

Ama şart kendine gelmek; ne de olsa uykudan kalkacak,havuzdan dönecek çocuklar,işten gelecek bir eş ve evin darma duman haline şahit olma ihtimali olabilecek insanlar var.Yemek yapmak lazım,savaş alanından farksız hale gelen evi yaşanılabilir hale getirmek lazım....

Eeeee hadi o zaman Gönül, iş başına.....
















Bu uğurböceği de şansa ihtiyacı olanlara....

15 Temmuz 2010 Perşembe

Günübirlik keyif...

Dün Akçakese'deydik...
Şile'nin küçük,şirin ve muhteşem bir denize sahip Akçakese köyünde...Sabah erkenden çıktık yola ve 1 saat 20 dk gibi bir mesafe katettikten sonra vardık bu enfes kumsala...Nefis bir kahvaltının ardından plaja inip denizin,kumun,güneşin tadını doyasıya çıkardılar çocuklar ve en az çocuklar kadar biz...


Üç çocukla tatile cesaret edemiyorduk 2 senedir.Hep biraz daha büyüsünler,az kaldı,sabır diyerek erteliyorduk bu tatil meselesini ama bu minicik deniz sefasında gördük ki aslında hiçte gözümüzde büyüttüğümüz gibi değilmiş aslında.Sabahtan akşama kadar bize en ufak bir problem yaratmadan,offf puffff dedirtmeden keyifli keyifli vakit geçirdiler,bu vesileyle bizde kafamız dinç,mutlu mesut bir gün geçirmiş olduk.
Galiba artık büyüyorlar....


Akşam saat 21:15 gibi ancak varabildik anneannenin evine.O kadar yorulduk ki eve vardığımızda banyoya zor attık kendimizi.Kısa bir duşun ardından anneannemizin doğum günü olması sebebiyle küçük bir pasta kesme faslının ardından evimize döndük ve cumburlopppp doğğrruuuu yatakkk....

Sabah üzerimde binlerce ton ağırlık varmışçasına nasıl uyandım bilmiyorum....

Olsun hepimiz için keyifli bir gündü....

13 Temmuz 2010 Salı

Bisiklet ve Toy Story

Yamaç yaklaşık 3 haftadır evde,sadece ptesi,çarşamba ve cumaları havuza gidiyor.Bu aralar müthiş bir bisiklet aşkı hasıl oldu kendisinde.Sabah kalkıyor bisiklet,akşam yatıyor bisiklet.4 tekerlekten 2 tekerleğe terfi edeli pek bir haz aldı bu meseleden...Düştü kalktı,bacaklar kollar morluk ve yara bereler içinde kaldı ama topu topu 3 saat gibi jet bir hızda 2 tekerlekli bisiklete adapte oldu benim azimli yavruşum...Şimdide bu özgüven sayesinde,bıraksanız selenin üstünde uyuyacak bir aşk depreşti bisiklete karşı...


Bu kadar enerji bu çocukların neresinde depolanıyor şaşıyorum doğrusu.Öğlen 2 saat boyunca yüzüyor yüzmenin etkisi malum uyku ve yorgunluk,arkasından eve geliyor ve ilk ricası "annecim bisiklete binebilir miyim?" oluyor."Oğlum yemek yiyelim,biraz nefes alalım,uzanalım" falan yooooo ne münasebet çocuk dopingli sanki,"hayır istemiyorum bahçeye çıkıp bisiklete binmek istiyorum" deyip kestirip atıyor.Eee ne yaparsın beyefendinin emri başımız üstüne deyip çıkartıyoruz artık.Dönüşte dili dışarda,koltuğa zor atmalı kendini diye düşünürseniz hata edersiniz.Hala yemekten sonra bir şansının daha olup olmadığını sorarak benim ağzımı açık bırakıp "bu çocuğun içinde bir yedek batarya  falan mı gizli???" diye düşünmeye sevk ediyor...

Gösterime girdi gireli Toy Story 3 pek bir ilgimi cezbediyor.Kaç gündür program yapıyor fakat Yamaç' ı kendime uyduramıyordum.Malum sebepten dolayı:)))Sonunda cuma günü ikna ettim ve beraberce gittik filme ve çoooooooookkkk beğendik.3 boyutlu oluşu daha bir cazip kılıyor filmi.Yamaç gözünü kırpmadan izledi.Bende en az belkide ondan daha fazla ilgiyle takip ettim ve şimdiden 4.cüyü merakla bekliyorum:))




Sinemadan dönüşte ne mi yapıldı???

Hala tahmin edemediyseniz ilk resme bakmanızı tavsiye ederim....

8 Temmuz 2010 Perşembe

Kuzulardan kısa kısa...





Gün geçtikçe daha ballanıyor minik kuzularım.Hergün yeni bir mimik,yeni bir ifade şekilleniyor yüzlerinde.Dilleri ise artık dönmekten öte şakıyor resmen...

Biri erkek biri kız olmasıyla beraber farklı birçok özellikleri daha var birbirlerinden.Anne karnından dış dünyaya ilk merhabalarında Rüzgar aralamıştı önce kapıyı;bu her konuda hep bu şekilde devam etti...İlk diş,ilk emekleme,ilk yürüyüş,ilk kelimeler,ilk tuvalet alışkanlığı ve aklıma gelmeyen ne varsa ilk Rüzgar önderlik etti hep.Kısa süre sonrada Zeynep izledi onu.Belkide uyanık bebeğim kendini riske atmamak adına rehber olarak tayin etti kendince Rüzgar'ı...

Yamaç ikisininde en sevdikleri..Yani Rüzgar'la Zeynep pek hoşlaşmıyorlar birbirlerinden.Aslında Zeynep daha sevecen ve çok içten.Yamaç'ı da Rüzgar'ı da inanılmaz seviyor ve bunu açık açık gösteriyor fakat sanırım Rüzgar bu konuda biraz nasıl desem hoşlanmıyorum bu kelimeden fakat "kıskanç".Evet öyle maalesef:( Zeynep'i öptüğümüzde ya da onunla ilgilendiğimizde hemen yanımıza sokuluyor ve aynını onada yapmamızı istiyor.Hemde bunu Zeynep'i iteleyerek yapıyor.Ammavelakin Yamaç'ı öptüğümüzde hiç böyle bir tepkiyle karşılaşmıyoruz.Neden bilmiyorum ama,sanki Zeynep'i rakip olarak falan mı görüyor nedir durum aynen böyle...

Umarım ilerde bu durum değişir...

Yamaç ise ikisine karşı zaman zaman hırçınlık gösterse de genel olarak sevgi dolu yaklaşıyor.Onlarla oyun oynamaya bayılıyor;özellikle hem cinsi Rüzgar'la daha bir sıcak sanki ilişkileri...Yeri gelince hamilik görevi bile üstleniyor ki bu durum beni ziyadesiyle mutlu ediyor.

Geçenlerde bahçede oyun oynarlarken Zeynep'le Yamaç'ın yaşıtı bir kız çocuğu oyuncak yüzünden birbirlerine girerlerken Yamaç hemen duruma müdahale etti ve "-kardeşimi itme neden itiyorsun?" diye hesap sordu mesela...

Nasıl hoşlandım,nasıl gururlandım sanki ülkeyi müdaafa ediyormuşçasına koltuklarım kabardı birden...

Anneler zaten çocuklarının en ufak başarılarından dolayı alkış tutmazlarmı???

"aaaa aferin oğluma tuvalete kakasını yaptı bak babası, yuppiii şak şak şak"

Haaa bu arada kaka demişken:))

Çok şükür Rüzgar artık tamamen kurtuldu bezden.Gecede gündüzde bezlenmiyor artık...

Zeynep'te % 70 tamam gibi,kısa süre sonra o da başaracak eminim...

Ne de olsa Rüzgar önderimiz dimi???

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Değer mi??? Kesinlikle değer....


Epeyce yorucu ve yoğun günler yaşıyoruz bu aralar.Malum yaz demek düğün demek.Tanıdık,akraba,eş dost kim varsa evleniyor bu günlerde.Eee 3 çocukla düğüne iştirak haliyle delilik ötesi bişey ama çocuklar onuda görsün,eş,dost,akraba tanısın,kalabalıkla haşır neşir olsun düşüncesiyle bu deli dolu maceraya gözü kara atılıverdik haftasonu.Çocuklar için keyif bizim için yorgunluk olsada varsın olsun artık onlar için yaşamıyormuyuz???

Ben istemez miyim hafta sonu uykumu köküne kadar almış olarak uyanıp "aman bir an önce kahvaltılarını etsinler geç bile kaldılar tüh vah" diye vicdanlar yapmadan,harala gürele ne yediğini anlamadan değilde tadını çıkara çıkara,özene bezene hazırlanmış sofralar hazırlayıp kocişinle o keyfin tadına varmak,ardından hemencecik bi kot bi tshirt geçirip üstüne,çocuk giydirmeye çalışma savaşı yaşamadan,yedek kıyafet,mendil,yiyecek vs dolu bir çanta hazırlamaksızın atıvermek kendini,tüm gün aman üşüdüler,aman terlediler,aman acıktılar,aman sıkıldılar,aman aman aman .... gibi varyasyonları dert etmeden özgürce,o an kafandan ne esiyorsa onu uygulayıp gecenin köründe eve gelip birde çocukları yıkayıp yatırma derdi olmadan kendini yatağa zor atmak,ama hala aklın yapamadıklarında haftaya program yapmak vs vs vs....

Varsın olsun...

Bu gülücük,bu ifade herşeye değer.....
Related Posts with Thumbnails