Hey gidi günler heyyyy...
 |
Free günlerden... * |
* Çoluksuz,çocuksuz,alabildiğine hür,
* Sorumluluk duygusunun seni boğazlamadığı,
* Vicdani gelgitlerle ömür törpülemediğin,
* Azıcık aşım kaygısız başım söylemini ilke edindiğin,
* Keyfe keder planlar yaptığın,
* Sadece ve sadece kendin için alışverişe çıkıp saatlerce buna vakit ayırdığın,
* Kuaförünle haftada bir randevulaştığın,
* Evinin günlerce el sürülmese bile tertipli kalabildiği,
* Vizyondaki filmleri an ben an takip edip derhal salondaki yerini aldığın,
* Eşinle rahatça:) tartışıp ve hatta küs kalabildiğin,ayrı odalara kapanıp gerisini düşünmeden dilediğin gibi takılabildiğin,
* Elini kolunu sallaya sallaya,bir çanta bir mont geçirip sırtına dışarı çıkabildiğin,
* Çıkını hazırlayıp "hadi dışarda yapalım kahvaltıyı" diyerek alelacele bir kararla kendini dışarda bulduğun,
* Erken rezervasyon tatil fırsatlarının en birincisinden "aman ya o tarihlerde hastalınırlarsa" düşüncesinden uzak gönül rahatlığıyla yer ayırtabildiğin,
* Tatillerde "hiçbirşey yemiyor bu çocuk ne yapmalı" zırvalarıyla güzelim günlerin içine etmediğin,
* Full aktivite ile geçen harika bir tatil gününün akşamında odana döndüğünde derhal kendini ılık duşun altına sokup,peşi sıra yatağa uzanarak tadından yenmez bir şekerleme yapabildiğin,
* İş günlerinde servise 5 dk kala uyanıp,o 5 dk sonunda kendini serviste bulabildiğin,
* Çocukları binbir hengame ile okula bırakma,akşam iş dönüşü okuldan yine binbir hengame ile alıp eve getirme gibi sıkıntılarının olmadığı,
* İşten döner dönmez üstünü zor çıkartıp,mutfağa yönelerek yemek hazırlama,daha da vahimi hazırladığın yemeği misli misli hengamelerle yedirme,bu hengamelerin sende yarattığı gerilimle başa çıkma gibi dertlerinin olmadığı,
* Çamaşır makinasının,yoğunluk ve yorgunluktan isyan bayrağını çekmediği,
* Yoğun geçen iş gününün ardından,akşam erkenden yatabilme özgürlüğünün elinden alınmadığı,
* Eşinle romantizmin büyüsüne kapılıp tüm akşamı sırnaşık kediler gibi geçirdiğin,
* "Biz seninle çocuklardan önce nasıl vakit geçiriyorduk hayatım" sözünü sarfettirecek bunaklık belirtilerinin henüz başgöstermediği,
* Tahammül seviyenin minimumlara inmediği,sinirden kudursan bile dişlerini sıkıp yutkunarak kendini kasmadığın,
* Her akşam çocuklarla kaliteli zaman geçirmek adına abuk subuk oyunlar oynayıp,peşi sıra "manyak mısın yahu,34 yaşındaki koca kazık halinle eşek olup küçücük veletlere maskara oluyorsun" diyen iç sesinle boğuşmak zorunda kalmadığın,
* Histerik duyguların benliğini bu denli esir almadığı,
.
.
.
.
vs.vs.vs....
günler çooook geride kaldı artık.
Aldanma,
Hevese kapılma,
Yanılma,
Ne sen artık eski sensin,ne de hayat olduğu yerde kalıyor...
Öyle bir süreçti geldi ve geçti
Resimlere bak ve avun:)
Elindekilerin kıymetini bil...
--------------------------------------------------------------------------
ps: Ama ben bu ana fikirle çıkmamıştım ki yola.Başlıkta neyin nesi?Kendimde miyim?Geçmişe yolculuktu niyetim,şimdiki zamandan duyulan rahatsızlık değil,üstelik halimden de hoşnutum aman yanlış anlaşılmasın.İlla ki yazının sonunda bir ders mi çıkarmalı canım,ne lüzumu var!!!
5'i bir yerde çayımı demledim içiyorum ohhhh ne gam...
Hayat bana güzel...
* 2005 yazından birkaç kare.Henüz YA'ya 2 aylık hamile iken çıktığımız tatilden.Çocuksuz günleri yad etmek adına...