17 Ocak 2013 Perşembe

Benim bir oğlum var...

Zirzop bir oğlum var benim.Adı Rüzgar; biz ona kısaca blogda RU diyoruz,evde ise Rüzzzz :)
Adına yakışır mizaçta bir çocuktur benim oğlum.

Fırlama,aşırı sosyal, muzip, abiyle birleşince Voltranı oluşturan, ikiziyle kedi-köpek misali hırlaşan,sevgiye deli  gibi aç,açık bir kucak görünce kedi gibi sokulgan,pamuk gibi,ipek gibi yumuşacık,löp löp suratlı,ördek dudaklı bir oğulcuk benim oğlum...
Okulla arası pek iyi değildir.Mütemadiyen sorar "anne bugün tatil mi?" diye;
Aldığı cevap "evet" ise sevinçle bağırır "oleeyyyyy" diye.
Ahhh bir de "hayır" olursa cevap,büzülür o ördek dudaklar,sarkar o löp löp yanaklar "yaaaa-aaaa" diye hazin hazin ağıtlar yakar...
Bilgisayar oyunlarına bayılır.Hafta içi yasak olduğundan, hafta sonunu iple çekmesinin ikinci nedeni de budur.Ağzı dolu dolu "hafta sonu bol bol bilgisayall oynıycam" der çarşambadan başlayarak.Dayısına gitmeye can atar zira orada rahat rahat tadını çıkarır bilgisayalın :) Cuma akşamları genellikle orada kalırlar ZE ile beraber;ertesi gün sabah YA'nın kursu olduğu ve benim O'nu götürmek zorunda olduğumdan.Tüm cumartesi dayısıyla takılırlar kah bilgisayar oynayarak,kah koridorda top koşturarak...


ZE ile kedi-köpek gibiler dedim yaa;aslında ZE kanadında durum hiç de öyle değil zira bebek gibi sever kardeşini.Gel gör ki RU karşılık vermez O'nun ilgisine beklediği gibi.Abiye gösterdiğim aşırı ilgiyi önemsemez,normal karşılar da,ZE'ye azıcık sırnaşsam, hemen yanıbaşımda biter, sokar kafasını kedi gibi bacaklarımın arasına.Olur da ZE'ye ufacık bir iltimas geçersem hemen koyar tavrını "ama bu haksızlıkkkk" diye.Husumeti anne karnındaki yer kavgasıyla başladı zannımca :)

Abisinin aksine çok sosyaldir, dışadönüktür, çekingenlik bilmez.Abisi çoğu kez onu götürür yanında birinden birşey istemesi gerektiği zamanlarda.İlk gördüğü insanla senelerdir tanışıyormuşçasına muhabbeti kurar anında."Şeytan tüyü var bu çocukta" der kim tanışsa oğlumla.Babasına çekmiş fazlasıyla bu konuda.
Uykuya hiç dayanamaz.Gözleri kısılmaya başladı mı sızacak yer arar.Bulamazsa olduğu yerde kıvrılır kalır,dünyayı gözü görmez.Babası kılıklı olduğunu söylemiş miydim? :)
Yemek konusunda da öyledir.Felsefesi:"Yemek buldun ye,dayak buldun kaç"tır bu konuda :)Hastalık halleri dışında hiç nazlanmaz yemek konusunda.Herkesten önce yer bitirir,kalkar sofradan sorunsuzca.Bin şüküüüürrrr ve maşallahhhh... ;)

Komiktir benim oğlum aynı zamanda.Suratına bakınca güldüren bir tipi vardır ayrıca.Kimi zaman dili dönmez,kimi zaman yanlış algılar,kimi zaman bilinçli espriler yapar gülümsetir karşısındakini..Zehir gibi akıllırdır da.Duyduğu bir kelimeyi mantığıyla değerlendirip karşına sürüverir zaman sonra..

Bir kadınla karşılaşmıştık AVM'nin birinde ikizler henüz 6 aylık civarlarındayken.O dönemleri çok zordu RU'nun.Sürekli ağlar,halihazırda zor olan durumumu misli misli zorlaştırırdı ağlama krizleriyle.Bu nedenle çok isyan ettirdi,çok bezdirdi bilhassa kendinden.Şikayetlerimin baş kahramanı idi kendisi o dönem.
Kadın pusette yan yana oturan ikizleri görünce yanaştı yanımıza ve sevmeye koyuldu onları.Bilhassa RU çekti dikkatini.Maşallahlar,inşallahlar derken hiç aklımdan çıkmayacak şu lafları etti kendisi:

-"Benim adım Zekiye,yaz aklının bir köşesine.İlerde Zekiye diye bir kadın vardı bana demişti dersin:bu çocuk ilerde çok büyük bir adam olacak,yani çok iyi yerlere gelecek,üst düzey bir iş yapacak ve sana en çok bu çocuk bakacak.En büyük hayrı bu çocuktan göreceksin.Demedi deme..."

Kahin teyzem diye sevesim geldi kadını.İçine mi doğdu?Hemen oracıkta bir senaryo yazıp sahneye mi koydu?İşi gücü yoktu, laf ola beri gele lafazanlık mı yaptı yoksa düşüncelerimden ötürü Allah'ın karşıma çıkardığı bir ikazmıydı bilemedim.Bakıp göreceğiz kehanetlerin realitesini...
Belki de bir bürokrat yetiştiriyorumdur kim bilir :)
Velhasıl, ben doğurdum diye söylemiyorum,keyifli bir çocuktur RU'cuğum.
Abisinin haşarılık ortağı,ikizinin küçük bebeği,babasının huydaşı,ikinci kalesi,annesinin löp löpü,pamuğu,ördek dudaklısı Rüzzzzzz'ü dür O.

Ve işte dün akşamdan son bir RU enstantanesi:

Akşam iş çıkışı kafileyi toplamışız, arabadayız;keyifli neşeli eve dönüyoruz.Gün içerisinde internetten okuduğum bir haberi aktarıyorum çocuklara:
-Biliyor musunuz ben bir haber okudum bugün,sizinle paylaşmalıyım mutlaka.Diyor ki haberde:Fazla şeker tüketimi çok tehlikeliymiş.Özellikle doğal olmayan şeker;mesela abur cuburların içinde bulunan ya da en basiti beyaz toz ve kesme şeker bile çok zarar veriyormuş vücudumuza.Kanser hücrelerinin en sevdiği besin imiş şeker.Hızla çoğalıyorlarmış gereğinden fazla yapay şeker girince vücuda..
-Kanser ne anne? diyor RU
Bende bu sevimsiz hastalığın öldürücü bir hastalık olduğunu ve vücudumuza iyi bakmazsak bizi de etkileyebileceğini söylüyor,ardından ekliyorum:
-Eğer abur cubur gıdalar yerine,bol bol meyve sebze yersek, vücudumuz bu sevimsiz kanser hücreleriyle savaşır ve bu savaşı kesin kazanır.
ZE katılıyor ordan:
-Pırasa yemeliyiz dimi anne?
RU'da takviye kuvvet olarak şunları ekliyor:
-dimi anne? pırasa yersek komiser* mikropları vücudumuzdan giderler:)

-----------------------------------------------------------------------------
*komiser: kanser :) (dilimizden ırak)

7 yorum:

  1. Bundan sonra komiser kelimesinin de bana hatırlatacağı biri oldu Gönülüm. Bayıldım posta. İsmiyle müsemma dedikleri bu olsa gerek..
    Öperim.

    YanıtlaSil
  2. :)) Çok güzel anlatmışsınız Ru'yu, Allah nazarlardan saklasın ;)
    Komiser mikroplar hep uzak olsun dediği gibi, pırasa pişireyim akşam çocuklara :)))

    YanıtlaSil
  3. Oyyyyy ya bu çocukların hepsi bal bal...Şu konuşmaları yarım yarım dilllerinin dönmemesi bayılıyorum uzun bir zaman böyle kalsalar.. :))

    YanıtlaSil
  4. ne şirin oluyorlar böyle konuştukları zaman :)))) kahin teyzenin söyledikleri doğru çıkacak ben inanırım böyle şeylere :)))

    YanıtlaSil
  5. arka koltukta bende olmak istiyorummmm :) öperim bütün çeteyi...

    YanıtlaSil

Yorulmadan yorumladığınız için teşekkür ederiz...

Related Posts with Thumbnails