Önceki gün ikizlerin okulundan mart ayı eğitim programını göndermişler.
Kapak sayfasında,"Çocuğunuza Nasıl "Hayır" Demelisiniz?" isimli bir yazı yer alıyordu.Bir çırpıda okudum hemen ve okuduklarım bende büyük şaşkınlık yarattı;zira şimdiye dek okuduklarımdan farklı istikametleri gösteriyordu anlattıkları.Bana ve dahi gerçeğe daha yakın,daha kabul edilebilir,mantık sınırları çerçevesinde,sunilikten uzak,insan doğasını yadsımayacak ölçüde akılcı ve içime su serpecek denli insansıydı velhasıl.
Şöyle diyordu yazı:
Çocuklarına "hayır" diyemeyen yeni nesil anne babalara günümüzde hayli sık rastlıyoruz.Oysa bu tarz çocuk yetiştirmedeki psikolojik hatalar,sadece kendini önemseyen bir nesil yetişmesine yol açıyor ne yazık ki...
Özgüven Pompalaması
"Özgüven her koşulda iyidir" şeklinde düşündüğümüz için çocuklarımıza müdahale etmekten kaçınabiliyoruz bazen.Ancak klinik psikolog,pek çok önemli kuramcının çocuklara özgüven pompalamasının,katkıdan çok zarar getirdiği konusunda birleştiklerini söylüyor.Yani çocuğa"sen çok özelsin,farklısın" mesajlarının sıklıkla gitmesi,erken yaşta aşırı şişen bir "benlik" duygusuna yol açabiliyor."Çocuğunun her davranışını mercek altına almamak,sürekli ona açıklamalar yapmamak,yani hayatta "sürekli ve sadece" onun merkezde olduğu algısını ortadan kaldırmak,özgüvenden bencilliğe gidebilecek yolu kesebilir."
"Yapma" diyebilmek
Modern ebeveynlerin çoğu çocuklara asla kızılmayacağı,onlarla yüksek sesle konuşulmayacağı gibi ortak bir hatanın içine düşebiliyorlar.Evet,çocukların onurlarını kırmamak,onları ruhsal ve fiziksel olarak korumak sadece ebeveynlerin değil,hepimizin görevi."Ancak çocuk,kimi zaman net ve sert yönlendirmelere de ihtiyaç duyar" şöyle bir örnek verebiliriz:
"Annesine herkesin ortasında tekme atan 3 yaşındaki bir çocuğa,sakince "bu yaptığın pek hoş değil" demek yerine,sert ve net bir ses tonu ile "yapma" denilerek,sert ve donuk bir yüz ifadesi ile tepki verilebilir.Çünkü şiddet göstermesi neredeyse normal karşılanan bir çocuk,bu davranışı artırarak yineleyecektir."
Başkalarının yanında ikaz etmek
Çocuğa başkalarınında bulunduğu bir ortamda kızılmayacağı,aksi takdirde çocuğun gururunun kırılacağı inancı hepimizde yaygındır.İşte bunu bilen bazı çocuklar da ne yazık ki başkalarının yanında dizginlenemez davranışlar sergileme konusunda engel tanımaz.Bu noktada başkalarının yanında bile olsa sürekli gürültü yapan bir çocuğa da sert bir şekilde "hayır" denilebilmesi gerektiğini belirtiyoruz.
"Çünkü çocuk,çevreye verdiği rahatsızlığın farkında olmaz.Ona sınırlarının öğretecek olan anne ve babadır.Çocuk bu sınırları ihlal ettiğinde,anne ve baba o anda müdahale ederek,net yönlendirmelerle bu ihlallere "dur!" diyen taraf olmalıdır.
Çocuğun her sorusuna cevap vermeli mi?
Çocuklar konuşmayı öğrendikten sonra merak ettikleri her şeyi sorarlar.Ve tabi "sorumluluk" sahibi olduğunu düşünen her yetişkinde bıkmadan,usanmadan ya da öyleymiş gibi davranarak her sorusuna cevap verir çocuğun.Oysa,çocuğun her merakının giderilmesi gerektiği fikrinin yanlış olduğunu belirterek,nedenini şöyle açıklıyoruz:
"Çocuğun her sorusu ayrıntılarıyla cevaplanırsa,düşünceleri ve hayal gücü yetişkin cevaplarıyla "sınırsızca" karşılık bulursa,"çevrenin onun sorularına ve konuşmalarına yetişemediği ve bir süre sonra rahatsızlık vermeye başlayan bir çocuk" haline gelebilir.Çocuk,bazı sorularının cevabını kendi hayal gücünden tamamlayabilir.Her şeyi ayrıntısıyla bilmek zorunda değildir.Her sorusunun ayrıntılarıyla yanıtlanması,düşünce hızını ve konuşma miktarını kontrolsüz hale getirebilir.Bu da onun kaygı düzeyini artırabilir;"yetişkin dili" ile konuşan(büyümüş de küçülmüş) bir duruma getirebilir."
Bazen duymazdan gelmek gerekir
Çocuğun her sorusunu cevaplamak gibi her seslenişine karşılık vermek de çoğu yetişkinin yaptığı bir hata.Oysa her seslenişine,o anda bir yetişkin ile muhabbet halinde iken bile karşılık alan çocuk,"sınır" problemi yaşar.Bir başkası ile konuşan anne-babasını bölen çocuğa her seferinde cevap vermek,ona "diğerlerinin birlikte yaptıkları şeyler değil,sadece senin ne istediğin önemli" mesajını gönderir.Çocuk,isteğinin anında giderilmesini ister.
Demokrasinin fazlası zarar
Modern aileler,aile içi demokrasi gereği,herhangi bir meselede mutlaka çocuğun da fikrini almak gerektiği konusunda ısrarlı olabiliyorlar.Hatta bazen 6 yaşında,ancak hafta sonunda nereye gidileceğine karar vermesi istenen;8 yaşında ancak eve alınacak mobilyaları seçen;4 yaşında ancak akşam mönüsü onun seçimine göre düzenlenen çocuklar yaratılabiliyor.
"Demokratikliğin çocuğu da kapsaması demek,aile içindeki önemli her karara çocuğu da katmak demek değildir.Bazı kararları sadece yetişkinler vermelidir.Karar verme sistemine "her zaman" çocuğu da katmak,hatta onu "asıl karar verici" yapmak çocukta yük yaratır,ego şişmesine yol açar."
"Çocuğun özgürlüğü başladığında sizin özgürlüğünüz biter"
Her zaman her şartta olduğu gibi "yüreğinin götürdüğü yere gitmeli insan".Kitaba,kurala,kaideye,görüşe çok da fazla itibar etmemek gerek umumiyetle.Hele ki söz konusu çocuk yetiştirmekse tüm sözlere kulak tıkamalı:
"anne kalbi ve beyninin el ele tutuştuğu içgüdülerin,emin ellerine teslim etmek" gerek anneliğimizi ve dahi çocuklarımızı,
tabi bence...
----------------------------------------------------------
Güne dair:
Şiddetin telaffuz dahi edilmediği,emeğine saygı gösterildiği,başka gözlerle görülmediği,her platformda" bende varım" diyebildiği ve kabul gördüğü,evlatlarına kıyılmadığı,eşlerinden olmadıkları,kadına "kadın" gibi muamele edildiği bir dünyada yaşamayı umut ederek;
Tüm dünya kadınlarının "Dünya Kadınlar günü"nü kutlarım.
Emek vermeyeni var mı ki?
Çocukların yaramazlıklarına kalabalık içinde dikkat çevirmeyen anne babalara çok kızıyorum. Nasıl tepkisiz kalabildiklerine de şaşıyorum..
YanıtlaSilEmek vermeyeni yok, çok haklı bir saptama olmuş.
Kadınlar günümüz kutlu olsun.
Kadın emekle yan yana anılıyor değil mi canım. Kutlu olsun.
Sil"aa nasıl da anlayışlı ve sabırlı anne-baba" diye düşünülmesini istediklerinden olabilir mi Haticecim?
SilYani oldukları gibi değil olmak istedikleri gibi yansıtma çabaları olarak düşünüyorum ben bunu...
Sevgiler...
Kadının emek verdiğince kadın sayıldığı ülkede başka türlü düşünmeyi bilmiyoruz biz Ebrucum...
Silçok güzel açıklamışsın arkadaşım kızımın egosu çoktur ve bencil birazda daha dikkatli olmalıyız demekki.deneyeceğim fikirlerini :))
YanıtlaSilözgüven iyidir esasen ama fazlası egoistliğe,küçük dağları ben yarattım a dönünce tehlikeli işte...
SilYoluna gireceğine eminim.
Sevgiler...
Kadınlar günümüz kutlu olsun ve kadınlar artık hak ettikleri yerde olsunlar dilerim..Paylaşımın güzel olmuş,bizim okul pedagoğu da sık sık tekrarlıyor ''Çocuklar sınırlarını bilmezse mutsuz olur '' diye..
YanıtlaSilBende öyle umuyorum Haticecim.
SilTeşekkürler...
Tam uzun uzadıya bir şeyler karalayama niyetlenmiştim. Ama Büşra'nın yazısını (http://annenotlari.com/oku/7746/cocuga-sinir-koymak) gördüm. Altına imzamı atabileceğim bir yazı olmuş, bu kadar tevafuk olabilirdi. Bir göz at istersen Gönül'üm :) Öpüyorum.
YanıtlaSilOkuduklarım çok tanıdık geldi bana.Orhan'ın arkadaşı İngiliz bir bayanla evli , o anlatmıştı bu okuduklarımı.
YanıtlaSilGüzel paylaşım Gönülcüğüm, ne güzel yapmışsın paylaşmakla :)
Kadınlar günün kutlu olsun canım...
çok hoşmuş böyle bir yazı okuyacağım aklıma gelmezdi, epey tartışmaya açık :))) olayı öyle abarttık ki demek kreşler bize hoop deme ihtiyacı içindeler :)) en sonunda yazdığın gibi anneliğimiz de bizler gibi tek, kendine özgü. nasıl kalıplara sokulabilir ki... dünya kadınlar günün senin de kutlu olsun, öperim :))
YanıtlaSilhepimizin günü kutlu olsun. bu gördügümüz ilgi ve alakayı 365 gün boyunca görmek dileğiyle.
YanıtlaSilTeoride tümünün ne kadar doğre saptamalar olduğunu biliyoruz ama pratiğe her zaman dökemiyoruz ne yazık ki...
YanıtlaSilSizin de kadınlar gününüz kutlu olsun. Olabildiğince tabii :))
çok güzel bir paylaşım eline diline sağlık canım
YanıtlaSilbende beklerim
Sanırım biraz da çocukta bitiyor iş, her çocuk farklı, çocuğunzu iyi tanıyıp ona göre sınırları çizmekte fayda var. Çok yararlı bir yazı olmuş, çok teşekkürler :)
YanıtlaSilçok yararlı bir paylaşım olmuş, teşekkürler.. sevgiler..
YanıtlaSilGerçekten seninde dediğin gibi doğru bildiğimiz yanlışlar varmış...
YanıtlaSilişte buuuu.. aynen katılıyorum. etrafımda maalesef çok var tam tersi olan.. sonsuz bir evet, hayır kelimesi yok:((
YanıtlaSilBlogger anneler'den geldim, bende blogger anneyim beklerim :)
YanıtlaSilBen pek az demokrat çokça psikopat bir miktar sosyopat açıkçası tam bir marmelat anneyim:-D
YanıtlaSilKizacaksam evde,işte ,okulda hiç yer ayırmam kızarım.tepeme çıkaçağı tutar bazen bas bas bagiririm.
Ay ne kötü bi anayim ben ya şimdi fark ettim.
okuduklarımızı uygulayabilme başarısı ve sabrı versin Allah bize...
YanıtlaSilblogger anneler birbirini izliyor, ben seni izlemeye aldım, bende seni bloguma beklerim-->tamzamanlianne.blogspot.com
o kadar çok pedoqojık araştırma, yazı vb var kı artık bız ebeveynlerın de kafası karışıyor. bırısı 3 yaşına kadar hayır kelımesını kullanmayın dıyor, dığerı kullanın sınırlarını bılsın dıyor. bırısı 3 yaşına kadar beraber uyuyun dıyor, kımısı 6. ayda yatağını ayırın dıyor. qerçekten de ınsan bunları bır kenara bırakıp yüreğının sesını dınlemelı. çocuk elınde cam bardakla koştururken tabıı kı kızacağım ve ona "hayır" dıyeceğım, o bardağı elınden alacağım. ıstedığı kadar ağlasın tepınsın umurumda değıl. yaptığı şey ona ya da başka bırıne zarar verecekse sınırı koymalıyız. ama koltuğu boyamış, mercımeklerı etrafa saçmış falan bunları pek takmam açıkçası:))
YanıtlaSilmesela nerede okudum hatırlamıyorum ama şöyle dıyordu "çocuğunuz sıze vurduğunda ona sarılın". neden sarılayım? yolda bırısı bana vurursa da sarılmalı mıyım?
blogger anneler birbirini izliyor, ben seni izlemeye aldım, bende seni bloguma beklerim :) http://mildaylahayat.blogspot.com/ sevgilerle..
YanıtlaSil