Daha ikizler dünya yüzü görmemiş ve ben çalışıyorken YA ile annem ilgileniyordu.Akşamları işten çıkar çıkmaz annemde alıyorduk soluğu.Annemin onca "kalsın burda sabahın köründe uyandırmayın uykusundan,yazık çocuğa" ikazlarına karşın her akşam alır götürürdük evimize.Evde nefes aldığını bilmek bile büyük keyifti bizim için.
Ardından ikizlere hamile kaldım,peşisıra işten ayrıldım.Hep evde,dolayısıyla hep dipdibeydik.RU ve ZE doğduktan sonra ilk 6 altı ay annem bizde idi,ardından dönüşümlü olarak kendi evinde ikizlerin biriyle hep o ilgilendi.Bu nedenledir ki RU ve ZE için 2 ev 2 anne oldu o andan iitibaren hayatlarında.Evlerimiz otomobille 5-6 dakika uzaklıkta,o nedenle böylesi bir çözüm yolu,hem annemin düzeninin bozulmaması hemde benim yükümün hafiflemesi adına en idealiydi.Velhasıl ikizler,biraz zaruriyetten erken alıştılar evden uzak kalmaya.
YA için ise durum çok farklı.Ben ya da babası olmadan asla başka bir yerde kalması imkanlar dahilinde değil.Anneannesi dahi olsa.
Bir keresinde,anneme gittiğimiz bir akşam,uyuyakaldığı için uyanır endişesiyle orda bıraktığımız olmuştu.Geceleri umumiyetle uyanmayan YA,o gece evini yadırgadığından olsa gerek, gecenin bir yarısı uyanmış ve epey süre "Ben annemi istiyorum,ben ailemi özledim,ailemi çok seviyorum,sizi istemiyorum" diye veryansın etmiş.Annem,yaygaraya biraz daha devam etse,bizi arayıp YA'yı almamızı isteyecekmiş ama neyse ki daha fazla direnememiş.
O denli bağımlı ki bize(özellikle bana) ben ya da babası olmadan ayrı bir araca dahi binmiyor.RU bayram öncesi amcasının isteği üzerine 2 gece onlarda kaldı,ardından bir gece de halasında.Gıkını çıkarmıyor ve hatta bilhassa kalmak istiyor.İyi mi kötü mü bilemiyorum.Ama o denli dışadönük ki,bunda böylesi ayrılıkların olumlu payı olduğunu düşünüyorum.Uzmanlar aksini iddia etse de ben arada anne baba dışında yakın akraba da kalmasının özgüven sağladığı kanısındayım,neticede ailesine döneceğini biliyor ve ev dışında farklı bir dünyanın, farklı aileler ve hayatların olduğunu,ailesinden ayrı olsa da hayatının devam edebileceğini,belki erken ama,bu yaşında öğrenmesi ilerde hayata karşı daha sağlam durmasına olanak tanıyacak bence.Ya da umarım öyle olur.
ZE içinde aynı durum geçerli.Bir farkla,ZE daha temkinli bu konuda.Yani çok yakınen muhatap olup,sevgisinden samimiyetinden emin olmadıkça yakınlık kurmuyor kimseyle.Aslında bu durum hoşuma gidiyor.Sanırım bu konuda bana çekmiş kızım.Önce gözlemleyecek,tanıyacak,emin olacak ve sonunda olumlu not verirse samimiyet kuracak.Yakın duyumsadıysa kendine,sağlam köprüler kuruyor sahinden de.Mesela kardeşimin eşi Hacer'e karşı inanılmaz sevgi besliyor ve evlerine her gidişimizde ısrar kıyamet kalmak istiyor.Beraber puding pişiriyor,kek yapıyorlar,bunlar da ZE hanımın en sevdiği aktiviteler olduğundan keyfine diyecek olmuyor haliyle.Eee bi de Hacer sağolsun inanılmaz sevecen ve müşfik bir yapıya sahip olduğundan,ZE hanımın sevgisini kazanması zor olmuyor elbet.
RU ve ZE'de hal böyle iken YA'nın ketum tavrı bazen beni endişelendiriyor.Yani bize fazla bağımlı olması özgüven problemi yaratabilirmi ilerde diye kaygı duymaktan alıkoyamıyorum kendimi.Ufak tefek özgüven eksiği sinyalleride almıyor değilim hani.Ona olan zaafımdan fazlasıyla istifade ettiğini düşünüyorum sıklıkla.Her konuda benden beklenti içinde olması,beni can simidi gibi görüp risk ve sorumluluk almak istemeyişi,fazlasıyla potansiyeli olmasına rağmen(okuldan aldığım bilgiler ve civarında olmadığımda yapabildiklerinden yola çıkarak)"ama ben yapamam" diye kestirip atışı böyle düşünememe neden olan göstergeler arasında.
Daha fazla sorumluluk yüklemeliyim sanırım...
Birde pazartesiden tezi yok,hafta sonları yüzme aktivitesi için kaydını yaptırmalıyım...
ne kadar akıllı bir annesin..kesin düzelir..bence önlemlerin işe yarıyacak...
YanıtlaSilçocukları gözlemlemene hayran kalmamak elde değil:)
YanıtlaSilsen çözümüde bulmuşsun zaten bize de burdan alkışlamak kalıyor sanırım:))
Gönülcüğüm, bizim kız daha Ya'a göre küçük ama ben de aynı özgüven problemlerini görmeye başlıyorum. Sorumluluk vermekle çözülebilir mi bilmiyorum çünkü ben hep bu konuda işi sıkı tutmuşumdur. "Ama ben yapamamlar"ı yine de çok duyuyorum. Düşünüyorum ama ben daha bir çözüm yolu keşfedemedim. Dİyeceğim o ki sen bu konuda gelişmelerden, gözlemlerinden haberdar et olur mu? TEcrübelerinden faydalanmış olurum. Öpüyorum gönülcüğüm.
YanıtlaSilÖz'üm,
YanıtlaSilTeşekkür ederim ama keşke dediğin gibi akıllı bir anne olabilseydim,keşke her konuda engin sağduyumu devreye sokacak kadar mantıklı düşünme yetilerine sahip olabilseydim ama işte çözüm basitte gel bunu kendine anlat.
Sevgiler...
Sezom,
YanıtlaSilÇocukları gözlemlemek yetmiyor,akılcı çözümler bulup uygulayabilmekte iş.Ne dersin olur mu günün birinde...
Öperim canım.
Buse'm,
YanıtlaSilSesini duyduğuma sevindim:)
Sanırım biraz da karakter meselesi.Aslında %70 gibi büyük bir oranla karakter meselesi bu,gerisi anne babaya,yetiştirmeye kalmış.Biz kimi zaman doğru kimi zaman yanlışlarla öyle böyle büyütüyoruz yavrularımızı ama aynı anne-babayla 3 kardeşten üçü de birbirinden farklı yapıda özellik gösteriyorsa genlerin faktörü büyük demek ki.
Sorumluluk vermenin ve verdiğin sorumluluğu yerine getirirken desteklemenin bu konuda faydalı olduğunu okumuştum bir yerlerde.Zaman zaman faydasını da görüyorum lakin bazen tahammül edemeyip burnumu soktuğumda oluyor her işine:(
Beceriklik bende vesselam.
Haberdar ederim tabi Buse'm.
Öperim çoookkk...
Canım benim son dönemde bilgisayar başında zaman geçiremiyorum gönlümce. Çoğu kez kimseyi okuyamıyorum bile, bırak yorum yapmayı, ses duyurmayı. Zaten benim oğluşda iyice hareketlendi, ev tam şenlik yeri :) dediğin gibi tek çocuk hiç çocuk :)
YanıtlaSilAllah kolaylık versin arkadaşım.Çok zor dönemler bunlar ama geçecek bitecek inşallah.Sen arada ses ver yeter.Seviyorum seni...
YanıtlaSil