27 Kasım 2010 Cumartesi
Üşeniyorum,öyleyse yokum...
Bu aralar üstümde bir tembellik bir tembellik akıllara ziyan.İşten eve gelince koltuğa zor atıyorum kendimi.
Ama dinlenme,ayak ayak üstüne atıp keyif sürme,hatta arada iç geçirip şekerleme falan yaptığım sakın ola düşünülmesin zira bu ve benzeri lüks ihtiyaçları!!! terk edeli takribi 29 ay gibi bir zaman oldu..
Üşengeçliğimden en çok nasibini alan sevgili bloğum.Yazacak enerjiyi bulamıyorum maalesef kendimde.Gerçi enerjim olsa vaktim olmuyor o ayrı.Bir koşturmacadır gidiyor.
Sabah 08:30 kalk,çocukları uyandır,Yamaç'ı hazırla,ikizleri hazırla,onları eş vasıtasıyla yolcula derkeennnnn akabinde günün benim için en değerli ve tapılası dakikaları başlıyor desem hiç abartı olmaz.Koskoca 45 dk, inin cinin top oynadığı evde,kendimle başbaşa,sakin,dingin,huzurlu,kargaşadan,stresten,kaostan alabildiğince mesafeli,mideme kramplar girmeden,apar topar değilde yayıla gerine hazırlanmaya olanak tanıyan,bu sadece bana ait zaman dilimi,benim için velinimet diyebilirim.
Neler mi sığdırıyorum her saniyesi kıymetli bu dakikalara?
Önce bir güzel kahvemi hazırlıyorum,arkasından koltuğa yayılıp akşam hasretini çektiğim gerinme,uzanma,bacak bacak üstüne atma,mayışma vs... bilumum keyif varyasyonlarını bir bir deneyip cılkını çıkardıktan sonra kalkıp dişlerimi fırçalıyor arkasından 3 yıldır köşelerinden özlemle bana bakmakta olan kozmetik ürünlerimi teker teker yerlerinden çıkarıp itinayla cildime uygulamamın ardından, eski formuma dönemediğimden(ama az kaldı başaracağım) bir türlü yenileme hevesi ve isteği bulamadığım gardrobumdan,işe yarar bişeyler üstüme geçirdikten sonra bu saadet dolu dakikalar,beni işyerine götürecek araç şoförünün telefonuyla son buluyor.
İşyerinde geçen tempolu 8 saat sonrasında,dinlenmeyi hak ve hayal eden bünye,artık bunun hayalini bile kurmanın abukluğunu kavramış olacak ki,asıl mesainin o andan itibaren başladığını dakkasında idrak ediyor ve silkinip kendine geldikten sonra,var gücüyle kendini bir iki saat daha idare edecek şarj yüklemesini yapıp eve adımını atıyor.
20:20 civarı evde olduğumdan,ev ahalisi ben eve geldiğimde yemek faslını bitirmiş oluyor neyseki.Çocuklarla hoşbeş,az biraz faaliyet,çokça azma kudurmanın ardından,zaten kısıtlı olan dakikalar hemen tükeniyor.Uyku saati hazırlıklarıyla geçen yarım saatte,önce süt,ardından diş fırçalama,aralarda uyku reddetme amaçlı vızıldanma derken pijamalarımızı giyip yatağa güç bela giriyoruz.Masal pazarlığının ardından sayıda anlaşıp sırayla okumaya başlıyor,bazen 2.ci masalda sızarken bazen 8.ci 9.cu masalda faltaşı gözlerle bana bakmasına sinirlenmeme mani olamıyorum.Lakin uyumasıyla beraber, peşim sıra takip eden vicdanımın iğrenç sesi,daha sabırlı olamadığıma,uykusuna mutsuz geçmesine neden olduğuma sebep şahsıma lanetler yağdırıp duruyor.Annelik,vicdan denen bu mendeburun pençesi altında ezilip lime lime olmaktan sonsuza dek azad olamayacak zannımca...
Yamaç uyuduktan sonra işler artık daha kolay hale geliyor diyebilirim.Ufaklıklar,bir iki ortada dolandıktan sonra nihayet yorgun düşüyor ve uykuya yeniliyor.Derinnnn bir ohhhhhhhhh nidasıyla beraber,kalan son enerji kırıntılarınıda ortalığı toparlamakla tüketip,yatağa balıklama dalarak günün finalini yapıyorum.
Şimdi siz söyleyin,ben yazmaya üşenmeyimde kim üşensin???
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
ayh! okurken bile telaşını öyle hissettim ki hızlı hızlı nefesim kesilrek okumuşum.. yalnız ben hepsi bir yana da o sabahki 45 dk.ya takıldım.. ben de isterim :)
YanıtlaSilsorma Deli anne sorma...Bana da ilaç gibi geliyor o 45 dk.Sabret az kaldı vuslata.
YanıtlaSil